Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Vampir dediğimizde aklımıza Bram Stoker’ın yarattığı Dracula geliyor ve bundan sonra da böyle olacak gibi görünüyor; ancak Matthew Beresford’un İfritler’den Dracula’ya Modern Vampir Mitinin Doğuşu başlıklı çalışmasının gösterdiği gibi, vampirlerin hem tarihte hem de edebiyatta oldukça köklü bir geçmişi bulunuyor. 19.
//php print_r ($fields); ?>
Yarattıkları kurmaca evrenden eve, gerçek dünyaya hiç dönmek istemediğimiz, yarattıkları karakterleri –bazen biraz ileri gidip– kendi hayatımızdaki gerçek insanlara yeğlediğimiz yazarlar var. Bu saçma hayattan bir kapı aralansa, kendimi hikayelerinin içinde bulsam diyeceğim yazarlar bunlar. En çok da öykücüler. Edebiyattan anlamam.
//php print_r ($fields); ?>
Jean Echenoz, günümüz Fransız edebiyatının, daha doğrusu yeni Fransız romanının önemli kalemlerinden. Özellikle süssüz anlatımı tercih etmesi ve sadeliğiyle pek çok isimden ayrılmasını sağlıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Kadınlık Daima Bir Muamma, Metis’in Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi'nin en yeni kitabı... Kadın tarihi açısından önemli bir çalışma olmasının yanı sıra edebiyat eleştirisine de "kadınlık" okumaları üzerinden bir katkı sunuyor.
//php print_r ($fields); ?>
Serhat Poyraz'ın ilk romanı Şehristan Rivayetleri ilk satırından son satırına kadar yazarın harcadığı emeği hissettiren romanlardan.
//php print_r ($fields); ?>
Jean-Christophe Grangé bir önceki romanı Sisle Gelen Yolcu’da bizi kahramanımızın benliğinin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor, adeta matruşka gibi sürekli açtığı ve özüne ulaşmaya çalıştığı kahramanının gerilimli macerasını anlatıyordu. Kalın ama sıkıcı olmayan bir romandı bu.
//php print_r ($fields); ?>
“Bütün bunlar ancak yavaş yavaş oluşan kanunlara bağlı şeyler. Bugün, mesela, kıskançlık ne durumda? Ve insanların kurduğu bağlar gerçekten eskiden olduğundan daha mı gevşek, yoksa o sahiplenme hissinin zorlaması ortadan kalkmaya başladığı için mi öyle görünüyor? Bence bu bağlar sadece daha gevşekmiş gibi görünüyor. İş ciddiye binerse her şey hâlâ ölümcül.”
//php print_r ($fields); ?>
Yeni kuşak öykücülerden 1987 doğumlu Gökhan Yılmaz’ı Lacivert, Öykü Teknesi, Melantis, Kül Öykü, Dergah, Yeniyazı, Özgür Edebiyat, Kitap-lık ve Notos gibi dergilerde yayınlanmış olan hikayelerinden t
//php print_r ($fields); ?>
Erasmus ödüllü, küresel düşünür Ian Buruma, çok dinli bir Batı toplumunun olasılığını savunan, Orta Doğu ve Asya’dan Batı modernitesinin nasıl algılandığına ve neden sevilmediğini açıklamaya kafa yoran, tarihte din üzerinden peydahlanan vahşetin muhasebesini yapan kitaplar ve makal
//php print_r ($fields); ?>
Sağlığında yazdığı hiçbir şeyin yayımlandığını göremeyen Fransız aforizmacı Joseph Joubert'in bugün bildiğimiz birçok özlü sözü bulunuyor, ancak bir tanesi var ki, sık ve nitelikli kitap okuyanların aklından hiç çıkmaması gerekiyor: "Bir eserin sonu, daima başlangıcını hatırlatmalıdır." Joubert haklı; bir romanın son sözcüğünü okuduktan sonra ilk yaptığımız, öykünün başlangıcını yeniden yaşamak