Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



DündenYarına // Karamanlıların romanı

Mahmut Yesari, Türkçenin en üretken yazarlarından. Buna rağmen eserleri uzun zamandır yayımlanmıyor. Bir Namus Meselesi, aslında Yesari'nin 12 Nisan 1923 - 25 Eylül 1924 yılları arasında Kelebek dergisinde yayımladığı bir eser; yayımlanışının ardından bunca yıl sonra kitap halinde ve ilk kez Latin harfleriyle basılıyor.



BaşkaDünyalar // Uzay boşluğunda insan

Doris Lessing, 1979-1983 yılları arasında yayımlanan ve beş kitaplık bir bilimkurgu serisi olan “Argos’taki Kanopus Arşivleri”nin ilk romanı Şikeste’de, sonsuz uzayın boşluğunda sürüklenen bir gezegenin tarihini ve o gezegenin üzerinde hüküm süren canlıların çıkış ve çöküş öyküsünü anlatıyor.



Kurulmuş öykü bahçesi

Türk öykücülüğünde 50 Kuşağı'nın tarihsel ve düşünsel önemi üzerinde ne kadar durulsa az. Nitekim onlar Türkiye'de modernist öyküyü icat ettiler. Yeni bir dil, yeni bir söyleyiş tarzı, yeni bir bakış ve yeni temalar kullanarak klasik tahkiye geleneğinden bambaşka bir türü ortaya koydular. Öyle yapmaları da icap ediyordu çünkü bildiğiniz gibi, müzik değişince dans da değişir.



“Allaturca” bir yalı…

Radyo oyunlarıyla tanıdığımız Zeynep Rade’nin “Boğaz’da yitip giden her hatıraya” ithaf ettiği ilk romanı Yeniköy’de Bir Yalı, Boğaz'ın bir asır önceki pitoreskini sergileyerek açılıyor. Şirket-i Hayriye vapurları mavi yeşil sularda nostaljinin tadını çıkarırcasına süzülüyor… İyot kokusu burnumuza dolarken, yalıların gıcırdayan tahta döşemesini duyuyoruz.



Sihirbaz Thomas ve oğlu

Aslında daha çok, çocuk kitaplarıyla tanınan Rindert Kromhout’un Klaus Mann: Thomas Mann’ın Oğlu Olmak romanı, kitabın kapağından olsa gerek, Klaus Mann’ın babasıyla ilgili yazdığı bir kitap izlenimi veriyor önce.



Üzüntüyle değil, öfkeyle yaşamak

Dünya dönmeye devam ettikçe bazı kelimelerin insanın yüreğine koyduğu o sızı asla bitmeyecek; bugün bile dilimizde acısıyla duran o kelimelerden biri “sürgün.” Gidilen yer, insanın hayatını devam ettirdiği koşullar, kurduğu düzen, başına gelen iyi şeyler, peşi sıra yürüyen şans, her şeyin yolunda gittiğini ve artık hayatın iyi ve stabil olduğunu düşünsek dahi sürgün, sürgündür.



Kalemini bir kamera gibi kullanan usta: Hemingway

Ülkü Tamer’in çevirdiği Kadınsız Erkekler kitabı Ernest Hemingway’in öykücülüğünü en iyi yansıtan öyküleri içerir. Bilindiği gibi Hemingway öykü serüveni boyunca sadece diyaloglarla öyküde neler yapılabileceğinin parlak örneklerini verirken, yinelemeler, yarım bırakılmış cümleler ve örtük anıştırmalarla metne gizem, merak unsuru ve devamlılık katarak, öyküde yepyeni bir kanal açmıştır.



Kuzeyli mi, değil mi?

Son yıllarda polisiyede ufak da olsa bir kıpırdanma yaşanıyorsa, bunun önemli bir kısmında Kuzeyli polisiyelerin rolü büyük. Özellikle Stieg Larsson’un Ejderha Dövmeli Kız, Ateşle Oynayan Kız ve Arı Kovanına Çomak Sokan Kız’dan oluşan “Millennium” serisiyle açılan yolu, tam da o dönemde yayımlanan Kuzey kökenli birçok televizyon dizisi de iyice genişletti.



Fikirleri Gözyaşlarına Dönüşmüş Adam: Cioran

-Bizet’in Je Crois Entendre Encore isimli aryası eşlik edebilir bu yazıya-

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.