Eleştiri Arşivi
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Punk şair, deneysel romancı, performans sanatçısı, anarşist, feminist olarak tanımlandı Kathy Acker. Ama o tüm bu sıfatlara karşıydı. Deneyselliği küçümsüyor, eril romanla alay ediyordu.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
Günümüz sözlüklerinde kestirmeden “geçmişe özlem” diye tanımlansa da, nostalji artık yitmiş, belki de hiç var olmamış bir “eve” hasreti dile getiriyor. Yunanca nostos (yuva, vatan) ve algia (hasret) kelimelerinin bileşimi.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
İngiliz yazar Jenn Ashworth Türkçeye çevrilen ilk romanı Tehlikeli Yakınlaşma'da, geçmişinde karanlık sırlar barındıran genç bir kadın ile çevresindekilerin gerilimli, giderek tekinsizleşen ve tehlikeli ilişkilerini ele almış.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
Yıllar yılı Türkiye coğrafyasındaki yazın çevrelerinin uzağında kalmış olsa da polisiyeler artık bu topraklarda da kaleme alınmaya başladı. Yeniliğe ve yenilikçilere hep “öteki” gözüyle bakmış edebiyat çevrelerinin de kabullenmesiyle artık okur da yazar da polisiye konusunda istediği kadar özgürce davranabiliyor.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
Velev ki hayattaki “en büyük aşkım” diyeceğiniz biri var. Olmuş zamanın birinde, gelmiş sevdirmiş kendini, bütün ayarlarınızı bozmuş, sizi insanlıktan çıkarmış, gitmiş. Ama hayaleti gider mi, gitmez. Geçmişin milföy hamuru gibi, piştikçe kabaran katmerleri arasında duruyor hâlâ öyle. Ne bir yere gittiği var, ne geldiği. İşi ilelebet varlığını belli etmek.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
"Biz kendimizi, kendi köyümüz dışındaki her yerde rahat sayan huzursuz insanlarız.” Cesare Pavese.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
Görememek, gözlerini kapatmak yahut bir engel olarak körlüğün yanına, görme eylemini hiç tadamamanın sonucu bu duyunun bir/birkaç nesil sonra tamamen yitirilişini de eklemek gerekebilir ileriki zamanlarda. Görmek doğal ve istemsiz olduğu kadar bir arzu, bir merak, bir ilgi eylemidir çünkü.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
“Nesnelerin bir ters yüzü vardı, insan aklını kaçırdığı zaman bunu görürdü...” diyor J. P. Sartre. Sibel Torunoğlu, aklını kaçırmış nadir yazarlarımızdan.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
Ağır ahşap kapıyı olanca gücümle itiyorum. Kapının üzerine asılmış küçük çıngırak gelişimi haber veriyor ev sahibine. Tezgahın ardındaki orta yaşlı, pos bıyıklı adam başını okumakta olduğu gazeteden kaldırıyor ve göz göze geliyoruz. Gözlükleri burnunun ucuna doğru hafifçe kaymış, bana gözlüklerinin üzerinden bakıyor. "Yakını göremiyor herhalde," diye düşünüyorum.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)
//php print_r ($fields); ?>
Terk edilmek filmlere konu olacak bir cinayete yol açabilir: Ancak buradaki terk edilmek, birinin sizi bırakıp gitmesi kadar ‘basit’ değildir; terk, tüm hayatınızı kaplayan, dışarıdan size dayatılmış bir fizyolojik gereksinime dönmüştür adeta.
![](/sites/all/themes/sabitfikir/img/hr.gif)