Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Modern Japon edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Tanizaki’yi Naomi’yle tanımıştım. Belli yönleriyle Nabokov’un Lolita’sına benzetilen (ki ondan çok önce kaleme alınmış) kitap, beni Tanizaki’nin kendine özel edebiyat diliyle ilk kez tanıştırmış ve daha fazlasını okumak üzere iştahımı kabartmıştı.
//php print_r ($fields); ?>
Mevsim Yenice'yle, ilk kez Post Öykü'de yayımlanan "Tilkiler Aç mı Kalsın?" adlı öyküsüyle tanışmış ve çok sevmiştim. Nitekim bu öykü, nevi şahsına münhasır iki karakter kurgulamayı başarmasıyla dikkat çekiyordu. Öykü kahramanları genellikle anonim, jenerik tipler olur. Yazar belirli özellikleri kümeleyerek karakterini kurduktan sonra esas hikayeyi yürütmeye başlar.
//php print_r ($fields); ?>
Psikolojik gerilim ve korku türünde yazan Onat Bahadır’ın son kitabı Yaklaşan Dip, yakın bir zaman önce İthaki Yayınları tarafından yayımlandı. On öyküden oluşan kitap, okura edebiyatta gerilim ve korku türlerinin klişeleşen ya da başkalaşarak yazarın hayal gücünün anlatım diline dönüşen unsurlarını yeniden gözden geçirme ve sorgulama olanağını tanıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Türkiye’de pek bilinen, tanınan bir edebiyat değil Fin edebiyatı; ve görünüşe bakılırsa, çok da rağbet görmüyor. İskandinav edebiyatı, Türkiye’deki etkisini gerek polisiyeyle gerek dram türünde romanlarla genel olarak gösteriyor aslında ama özellikle İsveç ve Norveç edebiyatının bilinirliği ve okunurluğunun yanında Fin edebiyatının birkaç adım geride kaldığı apaçık görülüyor.
//php print_r ($fields); ?>
İtalyan edebiyatının önemli klasiklerinden birisi olarak gösterilen Duvarcı Ustası Don Gesualdo'da tam da Sicilya'ya özgü bir hikaye anlatmış Giovanni Verga. Sicilya'nın kaderinin roman kahramanının kaderiyle birleştiği, yani yenilginin kaçınılmaz olduğu bir hayatın hikayesi...
//php print_r ($fields); ?>
Kurgusal türler tarihinde, akıllı uslu okurun (ve izleyicinin) en azından insan içindeyken burun kıvırması beklenen pornografi ve melodramın en yakın arkadaşı korku olsa gerek.
//php print_r ($fields); ?>
Yu Hua’nın geçtiğimiz aylarda hayranlıkla okuduğum Yaşamak romanından sonra bir ikinci romanı daha Türkçede yayımlandı: Yedinci Gün. Yalnız bu sefer Jaguar’dan değil, Alabanda’dan ve Çince aslı yerine, İngilizce çevirisinden...
//php print_r ($fields); ?>
Eskiden kelimeler sadece bir ayrıntıydı. Sayfaların arasında gezinen, paragrafları dolduran kum taneleri gibi. Zamanla kelimeler üzerine daha çok yoğunlaştım. Taşıdıkları derin anlamdan ziyade, insanların kelimelere yükledikleri anlamlar beni şaşırtıyor. Mesela “canavar” dediğimizde herkesin aklına farklı bir görüntü düşüyor.
//php print_r ($fields); ?>
İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Muallim Naci için, "gerçi hakkında kimi şöyle, kimi böyle dedi/ fazl ü irfanı müsellem, yüce bir şair idi" der; öyledir de. Tanzimat döneminin edebiyat ve estetik anlayışında önemli bir kale olmuş, yeniyetme şairlere vezin ve mazmun öğreterek muallimlik lakabını da hak etmiştir. Yalnız şimdi sözümüzün durağı şiir değil nesir.
//php print_r ($fields); ?>
Cadıbostanı Cinayeti, Esra Türkekul’un Kapalıçarşı Cinayeti adlı ilk polisiye kitabından sonra kaleme aldığı yeni polisiye romanı. Her iki metnin kurgusu birbirinden bağımsız olduğu için sıra gözetmeksizin okunabilecek bir seri bu. Türkekul’un kurguladığı Berna Tekdemir karakteri, iki metnin de başkahramanı.