Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>

//php print_r ($fields); ?>
Olayları başka biçimde ele alabilen, “herkes gibi olmayan”, “önyargısız ve daha adil” insanlarla tanışmak, iç dünyamızda yeni tartışmalar başlatmaktan öte bir işe yaramamış olabilir mi acaba?

//php print_r ($fields); ?>
Bertrand Russell’ın, eşzamanlı olarak okunabilecek Şeytan Banliyöde ve Mümtaz Şahsiyetlerin Kâbuslar

//php print_r ($fields); ?>
1987 yılında Phosphore dergisine verdiği bir röportajda, “Bir yazar olarak işim, felsefenin temel meselelerini herkesin kolaylıkla anlayabileceği simgesel bir anlatımla erişilir kılmaktan ibarettir,” diyen Fransız yazar Michel Tournier’nin felsefi denemelerini içeren Düşüncelerin Aynası, yakın bir zaman önce Türkçede de yayımlandı.

//php print_r ($fields); ?>
Kurgusal dünyanın gariplikleri, delilikleri, dehası, dünyası, yaratıkları, mitleri... Sıralamanın sonunda gelecek isim Howard Phillips Lovecraft. Onun canavarları betimlemelerden fazlasıdır. Bu fazlalık sizin ona nasıl şekil verdiğinizle ilişkilenir. Ya kendindekinin hepsini bize vermez ya da cömert bir şekilde hayal gücünü paylaşmayı teklif eder.

//php print_r ($fields); ?>
Kâmil Erdem, iki yıl önce yayımlanan ilk öykü kitabı Şu Yağmur Bir Yağsa ile dikkatleri üzerine çekmişti. Bunun ilk nedeni, yetmişli yaşlarında öyküye geri dönen birinin kaleminden çıkmış olmasıydı. Ancak öyküleri okuduğumuzda, Türk edebiyatını bunca yıl kendinden mahrum ettiği için hayıflanmıştık.

//php print_r ($fields); ?>
Japonya’nın, 1800’lerin ortalarından itibaren İmparator Meiji önderliğinde başlayan Batı’ya açılma hamlesi, ülke insanı için bir “sorun”a dönüştü. Bilimsel ve teknik anlamda yüzü Batı’ya dönük olmasına rağmen toplumsal bağlamda geleneklerine sımsıkı sarılan Japon halkı, Avrupa’dan gelenlerin bohçasındaki kültürle bir bocalama devrine girdi.

//php print_r ($fields); ?>
Yeni bir yazarla tanışmak, oldum olası heyecanlandırmıştır beni. Yeni yazardan kastım, ilk eserini yayımlamış bir yazar değil tabii. Hatırı sayılır, önemli yapıtlara imza atmış olmasına rağmen, benim ilk defa bir eserini okuma fırsatı yakaladığım yazarlardan bahsediyorum. Çünkü okuduğunuz o ilk kitap hoşunuza gitmemişse, yazarın diğer kitaplarına önyargıyla yaklaşabiliyorsunuz kimi zaman.

//php print_r ($fields); ?>
Bir şiirin içinde tarihler geçiyorsa, şiirle tarih arasında kurulması elzem bağları hatırlarım ilk elde. Tarihsiz şiir de, şiirsiz tarih de muhaldir. Bilincimizin dehlizlerinde iki fiyakalı dedektif gibi dolaşır her ikisi de. Birini diğerinden ayırmak ne derece mümkün? Türkçenin tarihi şiirimizin de tarihi değil midir bir bakıma? Bu bağı nerede aramalı?

//php print_r ($fields); ?>
“Soykırım” kelimesinin gücünü ve muhatabını sorumluluk almaya zorlayan doğasını yadsıyan pek çıkmaz, fakat bu kavramı insan ırkı dışındaki canlılar için de kullananlarla nadiren karşılaşıyoruz. Oysa on bin yıl kadar önce Amerika kıtasındaki büyük memelilerin dörtte üçü yeryüzünden silindi. Bu toplu ölümlerin sebebi neydi peki?
