Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
"Avcının iyisi uçarı vurur. İyi öykücü akıp giden zamanın ritmine, onu durdurmadan kalemini uydurandır. –Onat Kutlar"
50 kuşağı yazarlarından olan Onat Kutlar, iyi bir edebiyatçı, önemli bir düşünce insanıydı. Onu 1995 yılında kaybettik. Ardında, yazarı yitirdiğimiz anın üzüntü veren görüntüleri ve değerli yapıtları kaldı.
//php print_r ($fields); ?>
“Baharların birbirine değmesi kıyamet alametidir; bilmiyorlar…” Belki de cinnet. Toplumsal cinnet dedikleri, bir şehrin, bir ülkenin, daha da ileriye gideyim; dünyanın kontrolden çıkması mıdır? Ya da kıyamet önce böyle mi başlıyor? İnsanın vahşileşmesi, rayından çıkması, her fenalığa, kötülüğe yaklaşması, şuurunu kaybedercesine insanlığını unutmasıyla mı başlıyor? Bilemem.
//php print_r ($fields); ?>
Polonya asıllı İngiliz yazar Joseph Conrad en çok egzotik denizci maceralarını anlattığı kitaplarıyla tanınır. Kasırgaların, limanların, afetlerin, trajedilerin ve bunlara göğüs geren yiğit denizcilerin öykülerini anlatır Conrad. İngiliz Edebiyatı'nda adı büyük harflerle anılır. Adının büyük harflerle anılmasının sebebi sadece denizcilik romanları yazıyor olması değildir elbette.
//php print_r ($fields); ?>
Murathan Mungan, çok yazan çok okunan yazarlardandır. Her yıl birden çok kitap yayınlar. Bunların bazılarına, özellikle roman türünde olanlarına özel önem verir tanıtımına yoğunlaşır ama bazılarını hemen hiç tanıtmadan okuyucunun himmetine bırakır. Özellikle şiir kitapları ve yazılarının toplamından oluşturduğu kitapları bu türden okurun arayıp bulması istenen kitaplardır.
//php print_r ($fields); ?>
Sam Savage aklı bir karış havada bir Türk yazar olsaydı da beni hümanist entel serseri bir fındık faresi kılığına sokup romanımı yazmaya kalksaydı, kitabın adını Altayin koyardı herhalde. Niye? Elbette aslına uygun olsun diye! Çünkü Savage’ın kitabının adı Firmin. E, başkahraman fare de ben olacağıma göre, kitabına benim ismimi çağrıştırmayan, tamamen farklı bir isim koyması yakışık almaz.
//php print_r ($fields); ?>
Ve böylece parçalanmış dünyaya girdim
Aşkın hayali dostluğunun, sesinin izini sürmeye
Rüzgârda kısacık bir an (nereye estiğini bilmem)
Fakat tüm umutsuz seçimleri içinde barındıracak kadar uzun değil.
//php print_r ($fields); ?>
Gazeteci Yazgülü Aldoğan’ın ilk romanı Kiralık Adam (Alfa yay. 2009) “Güçlü, başarılı, çekici iş kadını” Hayal’le mesleği kadınlara eskortluk etmek olan “genç, duyarlı, yakışıklı” sevgilisi Uğur’un tanışmalarını anlatarak başlıyor. Kadınlara eskortluk etmek en azından ülkemiz için pek bilinen bir şey değil.
//php print_r ($fields); ?>
Alain Badiou’nun İngilizce çevirisi 2007’de çıkan yapıtı Varlık ve Olay’ın (Being and event, Continuum Publisher), sabırsızlıkla beklenen II. Cildi Dünyaların Mantıkları (Logics of worlds, Continuum, 2009) da yayımlandı.
//php print_r ($fields); ?>
Eleştirmesi ve değerlendirmesi zor bir kitap var elimde. Zorluğu hacminden kaynaklanıyor. Büyük boy 700 sayfanın üzerinde bir çalışmayı iki türlü değerlendirmek mümkün. İlki içerik bağlamında bir analiz, ikincisi ise kitabın temel sorunsalının ve yazarın zihniyetinin analizi. Benim tercihim ikinciden yana oldu. Emre Kongar’ın “21.
//php print_r ($fields); ?>
Bunca aradan sonra, Ve Eşek Meleği Gördü adlı kitabının yayımlanmasının üzerinden neredeyse yirmi yıl geçmişken Bunny Munro'nun Ölümü ile yeniden karşımızda Nick Cave. "Bunca aradan sonra" derken, elbette yazar Nick Cave'i kastediyorum. Yoksa Cave, sesiyle ve sözüyle bir an bile kendinden mahrum bırakmadı bizi.