Dosya Arşivi
Dosya
//php print_r ($fields); ?>
Kâmil Yeşil, ilk öykü kitabı Ankebut’u 1998’de yayınlamıştı. 2018 itibariyle sekizinci öykü kitabı olan Yazdım Öykü Oldu’yu neşretti. Germanist Gürsel Aytaç’ın Alman edebiyatı literatüründen aktardığı “sanatçı romanı” kavramı, Yazdım Öykü Oldu’yu anlamamızı kolaylaştırabilir.
//php print_r ($fields); ?>
Genellikle körkütük yaşıyoruz. Karşılaştığımız insanlara manevi anlamlar yüklediğimizde belki ayılıyoruz...
Akdeniz zannımca felsefenin denizi. Orada uhrevi bir ‘kendine gelme’, bir ‘uyanma’ hadisesi vuku bulmakta. “Rastlantı zorunluluktur” demişti bazı Batılı filozoflar. Biz tevafuk diyoruz, tesadüf yoktur, her anın bir mânâsı vardır anlamında.
***
//php print_r ($fields); ?>
Latife Tekin ile 2013 sonlarında, sanki göğün delindiği bir pazar sabahı Arnavutköy’deki evinde tanıştım. Kuvvetle ihtimal kendisi hatırlamakta zorlanacaktır, lakin bende, o günün anısı hayli büyük.
//php print_r ($fields); ?>
Türk sinemasının önde gelen isimlerinden Halit Refiğ’in eşi Gülper Refiğ’in günlükleri Yeditepe Yayınları tarafından okurla buluşturuldu. Gülper Refiğ kitabın önsözünde; “… Medya tarafından sürekli hakarete uğrayarak, dünyanın efendilerine boyun eğmemesi ve karşı çıkmasının bedelini ödemiştir.
//php print_r ($fields); ?>
Tasavvuf metinleri, özellikle tahkiye unsuru barındıran ve genel anlamda “kıssa” olarak adlandırılan anlatılar ya da tasavvuf büyüklerinin nutk-u şerifleri, okuruna/dinleyicisine her zaman söylediğinden daha fazlasını işaret eder aslında.
//php print_r ($fields); ?>
“Ölüm fazla kesindir; bütün sebepler onun tarafında bulunur.” E. M. Cioran
//php print_r ($fields); ?>
Müslüm filminin başındaki bir sahne, popüler müzik türlerinde yaygın olan şarkıyı yüksek sesle, âdeta bağırarak okuma modasının ve aynı zamanda arabeskin Batı müziğinin ötekisi olarak gösterilmesi durumunun tersine ışık tutuyor gibidir. Öyle ki sanki bu ışık belli olsun diye Müslüm Gürses dinleyicisinin karşısına çıkarken elektrik kesiliyor.
//php print_r ($fields); ?>
Filmlerinde değişen, kentleşen, modernleşen Japonya’ya dair arka planda sunduğu nefis detaylarla farklı bir sineması var Yasujiro Ozu’nun. “Geç Gelen Bahar” (1949), “Erken Gelen Yaz” (1951) ve “Tokyo Hikâyesi”ni (1953) muhakkak görün isterim. Ama Japon Sineması’nda keşfedilmesi gereken Ozu haricinde de çok nitelikli yönetmenler var. Miyazaki’yi şahane animasyonları vesilesiyle duymuşsunuzdur.
//php print_r ($fields); ?>
Mizah unsuru çocuklar için vazgeçilmez ve ilgi çekici konuların başında gelir. Okurken kahkaha atmayı sever her çocuk. Tabii bir yazar onu güldürmeyi başarabilirse… Ülkemizde çocuklara kaliteli mizahı edebiyatla harmanlayarak sunan kitap sayısı çok fazla değil. İngiliz yazar David Walliams çocuk kitaplarına mizah katma becerisiyle dünyanın en çok okunan yazarlarından birisi.
//php print_r ($fields); ?>
Tavuk tandır aldım tepsiye. Pilav üstü az kuru, lahana sarma, yanına çorba, salata ve ayran.” Bu cümleleri bir bilimkurgu hikâyesinden okuma ihtimaliniz nedir? Müfit Özdeş’i okumadıysanız buna ihtimal vermezsiniz elbette. Ancak okuduysanız bu soruyu sormamın ne kadar abes olduğunu en iyi siz takdir edeceksiniz.