Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Usulsüzlüğün "usul", kuralsızlığın "kural" ve yolsuzluğun "yol" olduğu bir yerde hangi bozukluğu neresinden tutup düzeltebilirsiniz ki? Ha buna kalkışanlar yok mu? Elbette var. Fakat onlar zamanımızın "delileri" ya da "düzene ayak uyduramayanları."

//php print_r ($fields); ?>
Ahmet Altan çok satacak tarihi roman yazmanın formülünü bulduğu için, yakaladığı bu damardan devam ediyor. Kılıç Yarası Gibi, İsyan Günlerinde Aşk serisine şimdi de Ölmek Kolaydır Sevmekten ekleniyor.

//php print_r ($fields); ?>
Amerikalı yazar Jedediah Berry’nin 2009 tarihli ilk ve tek romanı Hafiyenin El Kitabı geçtiğimiz günlerde Siren Yayınları tarafından Türkçeye çevrildi. Bay Berry de söz konusu eseriyle Hammett Amerikan polisiye yazını ve Crawford fantazi yazını ödüllerinin sahibi oldu.

//php print_r ($fields); ?>
“Beyoğlu Fısıltıları” romanının üzerindeki yazar ismi ilgimi çekmişti. Boratav ailesinin bir bölümünü şahsen tanıyor, ailenin diğer kolunun Fransa’da yaşadığını biliyordum. Sadece o kadar. David Boratav ve yazarlığı ile ilgili bilgi sahibi değildim. Beni asıl heyacanlandıran Davit Boratav’ın dedesinin hayatından yola çıktığını söylemesiydi.

//php print_r ($fields); ?>
"Tam da burada, bu mağazada birinin bana dünyada olmayı isteyip istemediğimi sormasını diliyorum…" Gezgin Satıcı
Söylemin renkleri hangi atlastan bakarsak bakalım gücünü, okuyucu ile metin arasındaki mesafeleri yıkarak, evrensel cümleler inşa etmesinden alıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun dilin içimizde yaşadığını hissettirecek metinlerle...

//php print_r ($fields); ?>
Gaye Boralıoğlu Aksak Ritim’de (İletişim Yay.), 15 yaşındaki çiçekçi kız Güldane ile otuzlu yaşlardaki Şoför Halil’in gerilimli ilişkilerini anlatıyor. Roman da adını hem bu ilşkinin bir ileri bir geri giden bir türlü düzen bulmayan havasından, hem de çingene danslarının meşhur ağır aksak ritiminden alıyor.

//php print_r ($fields); ?>
Onlar, X-Men gibi başarılı çizgiromanlardan aşina olduğumuz Mike Carey’nin, yani İngiltere’deki yayıncısının piyasaya iyi bir giriş yapabilmesi ve eklektik önyargıya kurban gitmeden pazarlanabilmesi adına ona taktığı mahlasıyla Adam Blake'in ilk romanı.

//php print_r ($fields); ?>
Çekirdek ailenin kural olduğu modern toplumsal yapılar içinde bir yaşam biçimi olarak yalnızlık, çokça sorun edilmiştir. Aile evinde kapınızı kilitlemeniz arıza yaratır, kendi evinize çıksanız çok kısa zamanda ya bir kedi, ya bir sevgili eve çörekleniverir. Etrafın, “Evlenin artık,” ısrarları dayanılmaz hale gelince, “Oh çok şükür,” bir yuva daha kurulur!

//php print_r ($fields); ?>
Michael Foley’in Saçmalıklar Çağı kitabını okumayı bitirir bitirmez başlasaydım bu yazıya, insanlık hallerini deşifre eden ironik bir zeitgeist anatomisi diye tarif edecektim coşkuyla. Üşendim, erteledim, kitap mayalandı, kendi kendini doğrulayan bir kehanet gibi, koca bir saçmalıklar kitabına dönüştü.

//php print_r ($fields); ?>
Thomas Bernhard novellası, sert tek espresso gibi. Amras ve Watten’i okuduktan sonra koyu, şekersiz, rehavetsiz bir lezzet kaldı damağımda. Bu lezzet bana, edebiyatı da, Thomas Bernhard’ı da yanlış anladığım bir yaz ayını hatırlatıyor.
