Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
“Bir hikâye takip edilecek bir yol değildir… Daha ziyade bir ev gibidir. İçine girer, bir süre kalırsınız, oradan oraya gezinir, beğendiğiniz yere yerleşip odalarla koridorların birbirlerine nasıl bağlandıklarını keşfedersiniz,” demiş Alice Munro. Hakkı da var. Zira roman yazmak, kurgulamak aslında bir ev ya da bina tasarlayıp inşa etmeye, yani mimariye benziyor hiç kuşkusuz.
//php print_r ($fields); ?>
Queen of the Damned filminin soundtrack’lerinden Lestat Violin eşlik edebilir bu yazıya…
//php print_r ($fields); ?>
Felsefe'nin motoruyla türetilen yeni fikirlerin, düşünme ve yaklaşım biçimlerinin felsefe çevrelerinin dışına - kitlelere- yayılmasında edebiyatın işlevi göz ardı edilemez. Edebiyat ile felsefe arasındaki ilişki tek yönlü değildir: Edebi eserler dönemdaşı veya geçmişten uzanan felsefi akımlardan etkilenirken, aynı zamanda iskeletlerinde bulunan taze fikirlerle felsefeyi besler.
//php print_r ($fields); ?>
Bir kitabın kapağı, her zaman o kitapla ilgili çok şey söylemese de, ilk bakışta kimi sıradan kitapları çekici, kimi başyapıtları ise sıkıcı gösterebilme yetisine sahip. Bir başka deyişle; “rezil de eder vezir de.” Ancak ilk baskısında hayalkırıklığı yaratan birçok kitap kapağı, ikinci ya da daha sonraki baskılarda telafi edilebiliyor.
//php print_r ($fields); ?>
“Benim için yaşadığım yerin sesi bu. Bunu açıklamak zor. Hep orada, kalp atışların gibi. Her zaman, tüm hayatımız boyunca müzik vardır. Müziğimiz harikuladedir. Deniz bizimle konuşur. Konuşan, yaşadığımız yerdir. Anlıyor musun?”
//php print_r ($fields); ?>
Çok değil iki ay önce, 74 yaşındaki ozan Joan Baez, Berlin’de Amnesty International’ın “Vicdan Elçisi Ödülü”nü sanatçı Ai Weiwei ile paylaştı. Henüz 21 yaşındayken, yani 1962’de, Life dergisi onu “en iyi folk şarkıcısı” ilan etmişti ama daha da öncesinde, 1959’da Newport Folk Festivali’nde iki düet için sahneye çıktığında, “çıplak ayaklı madonna” olarak belleklere kazınmıştı zaten.
//php print_r ($fields); ?>
Muhafazakarlar, gençler arasında sorumsuzluğun yaygınlaştığı, sosyal düzenin sekteye uğradığı bir dönem olarak tanımladı 1960'ları. Geri kalanların büyük çoğunluğu ise özellikle ırkçılık, cinsiyetçilik, militarizm konularındaki tabuların sorgulandığı bir dönem olarak gördü o yılları.
//php print_r ($fields); ?>
Rebecca Solnit dünya çapında haklı bir şöhrete sahip olsa da Türkiye'de okuruyla buluşması yakın bir zamana tekabül ediyor. Yine de Türkiyeli okurlar son olarak Yol Aşkı: Yürümenin Tarihi isimli kitabıyla karşımıza çıkan Solnit'i bir hayli sevdi ve benimsedi. 21.
//php print_r ($fields); ?>
Cervantes, romanının prologunda, Don Kişot'un hikayesini hapisteyken hayal ettiğini söyler. Adi hırsız Jack Black, San Quentin hapishanesinde, mahkumları islah etmek için uygulanan yaratıcı yazarlık terapisi sonucu, Kazanamazsın adlı romanı yazar ve bir anda Beat Kuşağı'nın ilham perisi olur.