Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Trajedi, gözlük, giysi, ev, kompleks...

Sıddık Akbayır çalışkan bir araştırmacı. Kitaplarının hak ettiği ilgiyi görmediğini düşünüyorum. Kitapları ile tanışmam, tadı halâ damağımda olan, çok beğendiğim çalışması "Bir Fotoğrafınız da Ben de Kalmış" ile olmuştu. Maalesef ikinci baskısı yapılmadı. Eşe dosta hediye etmek istediğim kitaplardan birisidir; o yüzden elimdeki tek kopya sürekli seyahat halinde.



Güneşin yeni ışıklarıyla gelen öyküler

Genç kuşak Türk edebiyatına yakından bakacaksak "tür edebiyatı" yaratma konusunda çaba gösteren yazarların yapıtlarına özellikle dikkat etmek gerekiyor çünkü onlar 1950'lerde boy atan modernist eğilimlerin etkisiyle yola devam eden; Sait Faik, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay gibi yazarların "paltosundan çıkmakla" övünen bir edebiyatçı kalabalığının "ciddiyet ve yüksek edebiyat" talebiyle kolaylıkla gö



Bir tür yaratmak ve bir 'türlü' yaratamamak

Bana kalırsa Türk edebiyatında, özellikle genç yazarlarda görülen en büyük hatalardan biri de yeni bir tür yaratma hevesidir. Editörlük yaptığım ya da yazarlık kurslarında ders verdiğim yıllarda en sık karşılaştığım şeylerden biri şuydu: gelen dosyaların çoğu bildiğimiz herhangi bir türe girmez; masal değildir, öykü değildir, şiir değildir.



Hukuk devleti, Burroughs savunması ve şeytanın avukatlığı*

William Burroughs’un Yumuşak Makine’sine karşı açılan bu anlamsız dava ve gerekçe olarak gösterilen Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulunun raporu gündeme düştüğünden beri söylenebilecek pek çok şey söylendi aslında. En başta Sel Yayıncılık’ın açıklaması davanın muhteviyatına ilişkin yeterince şey söylüyordu zaten.



Deneme Hakkında Bir Yanılgı

Tür olarak deneme, bir Rönesans armağanı. Montaigne gibi kalemi ile öznelliğin dibini de bulsa Bacon gibi nesnellik kaygısını da öne çıkarsa işin bir ucunda bireyciliğin doğuşu var.



Öğle Uykusunun Daveti

Baharın ve yazın rehaveti bizim gibi sıcak memleket insanları tarafından kanıksanmış olsa da bu rehavetin çağırdığı öğle uykusuna direnebilecek insan çok azdır. Günün en sıcak saatlerinde, güzel de bir yemek yedikten sonra usul usul bastırır öğle uykusu. Belki bir cin gibi aniden yakalar sizi, içinize girer.



Vahşiliğin Anatomicisi; Roberto Bolaño!

Bolaño, Şili’nin başkenti Santiago’da dünyaya gelmiş. Çocukluk yılları çeşitli kentler, birbirine karışmış kültürlerin içinde geçmiş. Gençlik yıllarının başında Meksika’ya göçmesi onun edebiyat serüveni için bir kırılma noktası olmuş. Meksika’daki entelektüel ortamlarda Latin Amerika Edebiyatı’nı sulayan birçok yerli akımı araştırma imkânı bulurken, şiir eskizlerine bu yıllarında başlamış.



Başarılı bir ilk roman

Bu satırların yazarı gibi seksenine merdiven dayamış ve kendince dolu dolu yaşamış kıdemli bir okuru, konusuyla şaşırtacak az roman vardır yeryüzünde... Okuyucu “konusuyla” dediğimi bir tarafa not etsin. Yoksa anlatımıyla, anlatımındaki incelikle en sıradan konuyu bile sıcak bir yaz günü, ev yapımı buz gibi bir limonata tadıyla sunan yazarlar elbette her zaman var olacaktır.

 



Aşk, casusluk, cinayet ve ihanet; yok yok

Sene 1955, mekân müttefiklerin, esas olarak da Amerikalıların kontrolündeki Batı Berlin. Henüz Berlin Duvarı inşa edilmemiş. Amerikan gizli servisi CIA , İngiliz gizli servisi SIS ile birlikte başlattıkları meşhur "Altın Operasyon"u devreye almak üzereler.



Havaalanında tuhaf bir gece

İnsanoğlu hikaye anlatmaktan vazgeçemiyor. Bu bir gelenek; geçmişten bugüne ve değişen biçimiyle tüm hayatımızı kaplayan bir eylem aynı zamanda...

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.