Dışarıdan bir müdahaleyle yürütülen, bir yanıyla zoraki bir toplumsal dönüşümün içinde bazen birer birer, bazen topluca ayıklanıp, kenara atılıyoruz ne zamandır. Öyle de çokmuşuz ki ayıkla ayıkla bitmiyormuşuz sanki. Ne ekonomik hesaplar, ne politik el değiştirmeler fikrimi değiştiremiyor artık. Sabah grubunun satışı sürecinde yedi tane derginin bir anda kapatılmasını başka türlü yorumlayamıyorum. Öyle ya da böyle ülkenin kültür üretimine katkıda bulunan insanlarına karşı çoktandır başlayan sistemli yok etme, hiçleştirme sürecinin altından nasıl kalkacağız, bilemiyorum. Bildiğim tek şey artık sonlara yaklaştığımız.
Bilinir ki, dergi dediğimiz yayın türünün değeri ekonomik getirisinden ziyade, kültür üretimine katkısı ve onu yayımlayan gruba, kişiye, topluluğa getirdiği prestijle ölçülür. Dolayısıyla ekonomik sıkıntı bahanesi, bahaneden ibarettir çoğu zaman. Türkiye’nin bugüne kadar öyle ya da böyle ürettiği kültür ortamı, önce tekelleşmeyle sermayenin elinde kaldı, şimdi de rant aşkıyla yanıp tutuşan, inancı paranın önüne perde etmiş grotesk bir türün elinde...
Ama dediğim gibi bir yandan da sona iyice yaklaştık. Bunca okumuş, eli kalem tutan insanı öbekler halinde kenara atmaya çalışırsanız, bu kadar çokken kenarda kalamazlar, olmayacak bir yerde gelip karşınızda dururlar. Bunca yıl üzerlerine çöken gölgeyi silip atamazlarsa artık el birliğiyle, yok olunduğunun iyiden iyiye farkındalar. Saklanıp kaçacak bir yer olmadığının da öyle…
Sabah grubunun yok olan dergileri arasında içimizi şüphesiz en çok yakan Sinema Dergisi, tam 19 yıllık bir dergi, üstelik de çok iyi bir sinema dergisi. Son bir veda sayısı yapılmasına izin bile verilmeden kapatıldı. Keza çizgisi ne kadar değişmiş olsa da Aktüel, AutoMoto Sport, GlobalEnerji, Cosmo Girl ve Transport dergileri de öyle… Yeniden ve çok daha iyi şartlarda, tekelleşmenin, sözde muhafazakarlaşmanın, sermayenin, rantın dışında var olabilmek için kapanmış olsunlar, umut ediyorum…
Görsel çalışma: Ali Seyitoğlu
Yeni yorum gönder