Eren Aysan, Hande Gündüz, Gaye Boralıoğlu, Şebnem İşigüzel, Menekşe Toprak ve Latife Tekin. Bu yıl hemen tüm edebiyat ödülleri kadın yazarlarımızın! Her şeyi bir yana koyup edebiyat adına ne kadar sevinçli bir yıl içinde olduğumuzu konuşacağız kanımca uzun bir süre. Çünkü bu yıl, bir yanda kadınları kamusal hayattan el etek çektirmek için uğraşan, sanat, edebiyat ve kadın düşmanı bir iktidarla boğuşurken, diğer yandan tarihsel süreçte edebiyatta yerleşmiş erkek egemen, eril dille savaşan kadın edebiyatçıların yılı olarak anılacak belki de. Üstelik tam da bitirim erkek dili edebiyatımızı iyiden iyiye ele geçirmeye çalışıyor kaygısı artmışken; piyasanın sanatta, edebiyatta, toplumsal kültürün her alanında eril dili giderek daha çok pompaladığı, parlattığı gerçeğiyle iyiden iyiye yüzleşmişken… Edebiyat bastırıldığı yerden fışkırıyor, kadın edebiyatçılar kendi dillerini kurup çatıyor, sonra da bu dilin içine iyiden iyiye yerleşip yazıyor, yazıyor.
Ödül konusu edebiyatımızda, edebiyatçılarımız arasında netameli bir konudur malum. Jürinin tavrı, jürilerdeki kemikleşmiş erkek egemen tavır, ödülün almayanları, alamayanları ya da katılmayanları ötelemesi tartışıladurur. Bu yılki sonuç, ödülsüz de kendine yer açan edebiyatımız karşısında, kadın yazarların etkisi karşısında, hep eleştirdiğimiz jürilerin de belki artık durmadığı, duramadığını gösteriyordur. Bunu zamanla hep beraber görüp okuyacağımıza eminim. Şimdi tekrar ödüllere gelelim:
Latife Tekin, 20 yaşında gencecik bir kadınken Sevgili Arsız Ölüm’le edebiyatımıza, deyim yerindeyse bomba gibi düşen, Berci Kristin Çöp Masalları, Gece Dersleri, Ormanda Ölüm Yokmuş gibi başyapıtlara imza atan ve hemen her çalışmasıyla kurduğu dili derinleştiren, hep sarsan, hep şaşırtan bir edebiyatçı. Bu yıl Ankara Öykü Günleri’nin Onur Ödülü onun.
Hande Gündüz, Çaparide Tırmanmak adlı ilk öykü kitabında kurduğu doğacıl ve doğaüstünde gidip gelen diliyle dikkat çeken yazar, ikinci kitabı Uzun Irmak Boyunca ile Haldun Taner Öykü Ödülü’nün yeni sahibi. Türkiye edebiyatının giderek yükselen genç öyküsüne güçlü ve duyarlı bir kadın kalemin adını yazdırıyor böylelikle.
Eren Aysan, Yunus Nadi Roman Ödülü’nü ilk romanı Gece Uyurken ile alıyor. Edebiyat yolculuğuna şiirle başlayan Aysan’ın romanına sinen şiir dilini, gerçeküstüne hafiften dokunan elini yavaş yavaş, keyifle tanımaya başlıyoruz.
Gaye Boralıoğlu, öyküyle başladı romanla devam ediyor derken, son yazdığı öykülerle Yunus Nadi Öykü Ödülü’nün sahibi oluyor. Boralıoğlu ilk kitabından bugüne edebiyatımızda kadın dili üzerine düşünen, dişil dili kurcalayan etkileyici bir yazar. Gözümüz Mübarek Kadınlar’ın kahkahalı yolu üzerinde olacak.
Şebnem İşigüzel, kuşkusuz en üretken kadın edebiyatçılarımızdan biri. Romanlar, öyküler, denemeler ve çocuk kitapları yazıyor. Gözünü budaktan sakınmayan, abartılı yergiden kaçınmayan, mizahi, cesur, sert bir dili olan İşigüzel, son romanı Venüs ile Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Yazarın ilk öykü kitabı Hanene Ay Doğacak ile Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü aldığını da söylemeden geçmeyelim.
Ve Menekşe Toprak. Kadının hakkı kadının olsun, Duygu Asena Roman Ödülü, Ağıdın Sonu’na verildi. Toprak da hem öykü hem roman türünde verimi olan yazarlarımızdan. Düşlerden ve doğadan elini çekmeden birey oluşun gündelik sıkıntılarını dile getiriyor.
Ödüllerin sahiplerine baktığımızda, çoğunun edebiyatın hemen her türünde eserler verdiğini, somut gerçeklileri dile getirirken gerçeküstüne, doğaya dokunmaktan çekinmediklerini görüyoruz. Üç kuşak yazar, bir dolu ödül… Tebrikler bizden olsun, okuması sizden.
* Görsel: Kaan Bağcı
kadın veya erkek ne farkeder.Hepimiz insan değil miyiz???
Hayırlısı...
Yeni yorum gönder