Evet Dan Brown yazdı, bir best ve longseller daha, kutlu olsun! Ocak 2013’te adını açıkladı yazar kendi web sitesinde kutlu eserinin, sonra şubatta kitabın kapağını gösterdi bizlere. Sonra “Tapınakçı Cehennemi: İsyanın Şövalyeleri” adlı kitap zaten yardımcı kitap olarak daha önceden bildirilmiş ve basılmıştı. Sonra bir de “Cehennem Deşifre Edildi” adlı kitap vardı yardımcı olarak. Şimdi de nihayetinde Cehennem elimizde. Üstelik onun bir yan ürünü olarak da Dante’nin İlahi Komedyası’nın Cehennem'i basıldı ayrıyeten Türkçemizde, şükürler olsun. Artık İlahi Komedya’nın Cehennem'i Dan Brown’a ilham veren bir şiir kitabı olarak anılır…
Giotto'ya ait Dante portresi.
Kötü kalpli ve hatta kötü niyetlisiniz Sayın Sabit, o kadar da değil, diyenler olabilir. Olabilir, lakin Türkçe çevirisiyle de bir tür başyapıt olan İlahi Komedya’yı bağlamından koparıp bir parçasını bu şekilde ayırarak çevirmek niye? Piyasanın virütik yapısı karşısında hiç mi savunması olmayacak edebiyatın? Bizi edebiyattan koparan ticari oyunlara ne zaman tok olacak karnımız, diye sormayacak mıyız en azından? Bu yazıyı Dante’nin Cehennem’i hakkında bir fikir edinmek ve böylelikle Dan Brown’ın yeni romanına donanımlı bir şekilde girmek isteyenler okumasın. Zira Dante’nin Cehennem’inin ne olduğuna, konusuna, simgesel vurgusuna dair herhangi bir cümle edecek değilim. Ancak edebiyatı, edebiyatçıları kuşatan piyasa cehennemine dair edecek bir iki sözüm olacak… Edebiyatı bir proje olarak yaratıp bu proje üzerinden değerlendirmeler yapmaya devam ettiğimiz sürece projelerin sonu gelmeyecek, gelmiyor. Eleştirmenleri susmaya çağırıyor değilim ama piyasanın işleyişine katılmak zorunda olmadığımızı düşünmeye başladığımız anda değişim de başlayacak bence.
Popüler edebiyat bir yerde, nitelikli edebiyat başka bir yerde duruyor ve birbirlerine dokunmadan gül gibi geçinip gidiyorlar algısının ne kadar hayali olduğunun gayet güzel bir kanıtı Cehennem. Edebiyat anlamından giderek boşalıyor, boşaltılıyor, piyasanın çarkı edebiyatın her noktasına nüfuz etmeye çalışıyor. Dünya edebiyatının başyapıtları da bundan nasibini fazlasıyla alıyor.
Bu arada sanılmasın ki bir Dan Brown düşmanıyım. Bir yazara düşman olmam mümkün değil. Bugüne kadar yazdığı bütün romanları büyük bir iyi niyetle okudum hatta. Simgebilimci Robert Langdon’la beraber koşuşup durdum İtalya’da, Amerika’da, kiliselerde, arşivlerde, müzelerde dolandım. Simgebilim diye bir disiplin olsun istedim can-ı yürekten sosyal bilimlerin içinde... Olası gizemlerin peşine düştüm, evet. Hayatın okumasını her ne kadar beyaz-erkek-heteroseksüel-Amerikalı biçimde yapıyorsa da kurguları heyecanlandırdı beni bir nebze, hakkını yiyemem; zaman zaman, nefes nefeseydi. Ama bütün bunlar Dan Brown’ın bir yazar-roman projesi olduğu gerçeğini değiştirmiyor ne yazık ki…
Edebiyat ortamı piyasanın içinde bir anlamda Dan Brown’un cehennemi gibi, buradan bir çıkış olmalı. Çıkışı bulmak için de çıkış yolu olabileceğine öncelikli olarak inanmalı.
* Manşette kullanılan görsel; Botticelli'nin Dante'nin Cehennem'inden esinlendiği yapıtı.
"piyasanın işleyişine katılmak zorunda olmadığımızı düşünmeye başladığımız anda değişim de başlayacak bence." Bence de!
Yeni yorum gönder