Son günlerde taş devrinden kalma, yan yana gömülmüş iki insan iskeletinin resmi geziyor sosyal medya ortamlarında. Onlar belki de dünyanın en eski aşıkları, ölümün bile ayıramadığı... Ama biz ne şekilde hayal edersek edelim uzmanlar bu iki insanın kardeş, akraba, hatta ana-oğul falan da olabileceğini söylüyorlar. Ancak ilginç olan İtalya’da çekilen bu resmin bizi Göbeklitepe’de yapılan kazılarla ilgili çeşitli linklere götürmesi. Arkeologlar bir yolunu bulmuşlar Göbeklitepe’yi, Göbeklitepe’de olan biteni bize göstermek, hatırlatmak ve bakışlarımızı bu önemli kazı alanına çevirmemizi sağlamak için. Tarihin en dikkat çekici resmini kullanmışlar. Ancak söz konusu fotoğrafla Göbeklitepe’nin düşünsel olarak bir bağlantısı da yok değil. Buyurun hikayeye…
Aslında heyecanlı bir romanın da başlangıcı olabilirmiş Göbeklitepe’de olan bitenler ya, hepsi gerçek… Nevali Çori’de çalışma yapan bir Alman arkeolog, Klaus Schmidt. Çalışma alanı baraj suları altında kalınca, bir köylünün tarlasında bulduğu heykeli götürüp kayda geçirdiği Göbeklitepe’ye çevirir gözlerini. Yıl 1994’tür. Schmidt daha ilk bakışta anlar buranın insan eliyle yapılan bir tepe olduğunu ve başlar kazmaya. Kısa süre sonra ulaşır ilk t megalitine. Dikilitaşın üzerinde hayvan figürleri ve penisi ima eder, vurgular biçimde yapılmış el figürleri vardır. Dikilitaşlar ardı ardına çıkarılır. Çıkarılan dikilitaşların bir yuvarlak halinde dizildiği, ortalarında ise yine iki dikilitaşın birbirine baktıkları saptanır. Üstelik ortalıkta insanların gündelik yaşamlarına dair hiçbir şey yoktur. Evet, burası yerleşim yeri falan değildir. Göbeklitepe düpedüz bir tapınaktır. 15 bin yıl öncesi insanlığın kendi elleriyle meydana getirdiği bir tapınak, insanlığın bugün bilinen ilk tapınağı…
Bugüne kadar inanılan pek çok arkeolojik yorum çöpe gidiverir böylece. Örneğin, insanlığın tarım yapmaya başlayıp yerleşik hayata geçtikten sonra dile ve inanca geldiği düşüncesi dünya üzerindeki diğer bulgular da göz önüne alınınca, kocaman bir yanılgıdır artık. İnsanların yerleşik hayata geçmeden, köyler, şehirler kurmadan, tarlaya tapana saplanıp kalmadan çok önce bir araya gelip dini ritüeller gerçekleştirdiklerinin en önemli kanıtıdır buldukları. Göbeklitepe insanlığın bilinen ilk mabedidir ve insanlığın yine bilinen ilk dini inanışına işaret eder: Şamanizm temelli fallus kültü.
Schmidt, Joris Peters ile yazdığı makalede, bulunan dikilitaşların üzerindeki hayvan çizimlerini yorumlar. Peters ile Schmidt’e göre taşlar üzerindeki hayvan tasvirlerinin çoğu sanılanın aksine avcılık ritüelleriyle ilişkili değildir. Söz konusu taşların Şamanik bir ritüelin parçaları olduğu üzerinde dururlar. Ancak net bir sonuç da çıkarmazlar karşımıza. Doç. Dr. İsmail Gezgin ise yeni yayımlanan (ve önümüzdeki hafta bu köşede değerlendirmeye alacağımız) nefes kesici çalışması Fallus’un Arkeolojisi'nde Göbeklitepe’de bulunan dikilitaşların fallus olduğunu söylemektedir açıkça. “İnsanın ürettiği kültürün, birlikte yaşamanın ve yasanın sembolü olan falluslar.”
Göbeklitepe önce dilin ve dinin olduğunun kanıtıdır. Peki bu niye bu kadar önemli? Çünkü bugüne kadar insan denen varlığın ancak toprağa bağlı yaşama geçmesinden, aileler, topluluklar oluşturmasından sonra dili ve dini ürettiği düşünülegeliyordu. Ancak son yıllarda elde edilen bulgular gösteriyor ki, insanoğulları ve kızları cinsellik merkezli bir dini inanışı, yasayı ve dil denen aleti çok çok daha önce hayata geçirmiş. Demek ki dil dediğimiz şeyin yapısı da, dine atfettiğimiz tüm kutsallık algısı da bugün tarihe dair çok iyi bildiğimizi zannettiklerimizin birer tezahürü değil. Tarih bilimi bize, düne bugünün çerçevesinden bakmamız gerektiğini öğretiyor, hatırlatıyor her fırsatta, bizse bütün bunları yine her fırsatta unutmayı tercih ediyoruz… Göbeklitepe kazısından bu tür tuhaf eğilimlerimizin kökenine dair de bir açıklama bekliyoruz…
ilgili paylaşım fb.com/gobeklitepe sayfasınındır...
Yeni yorum gönder