Biz yeryüzü acemileri… Küreselleşmeyi dilimizden düşürmeden, her yere, herkese yabancı; farklı kültürler, kıtalar, onların kültürü ve siyaseti bir yana, bahçemizdeki ağaca bile kör… İçinde yaşadığımız ve bir öncekinden çok daha farklı olacağını iddia eden yüzyılımızın da acemileriyiz…
Ama yine de merak edip duruyoruz; buraya nasıl geldik ve nereye gidiyoruz? Peki bu merakımız acemiliğimizi üzerimizden atmamızı sağlar mı? Yeryüzü nasıl tanınır ki?... Göran Therborn, Cambridgeli bir sosyoloji profesörü, kendi deyişiyle, yarım asır boyunca sosyal araştırmalar yürütmüş, insanların özgürlüğüne ve eşitliğine, ampirik kanıtlara duyduğu şahsi tutkularla ilerlemiş bir akademisyen, zanaatkar bir sosyolog, işbu sebeple biz yeryüzü acemileri için oturmuş bir dünya rehberi hazırlamış. Dünya-Bir Kılavuz , dünyanın sosyokültürel jeolojik haritasını, insan toplumunun temel itkilerinin pusula niteliğindeki ana hatlarını ve bunların bugün dünyada nasıl işlediğine dair değerlendirmeleri içeren bir çalışma. Aynı zamanda insanın doğumdan başlayıp ölümden sonraki hayata uzanana yolculuğunu da anlatan, çözümleyen ilgi çekici bir rehber.
Therborn, küreselleşmenin tozu dumanı yatıştı, artık görüş mesafemiz açılmıştır, diyor ve kolları sıvıyor. En dikkat çekici savlarından biri ise içinde yaşadığımız çağdaş dünyayla modernizmi artık birbirine karıştırmamamız gerektiği. Modern dünya Therborn’a göre oluşumumuzun, bugünkü varoluşumuzun en önemli tarihsel katanlarından biri. Modernizmi, bir tarihsel katman olması bağlamında düşünüp değerlendirmemizin zamanı çoktan geldi. Tabii, yeryüzünü anlamak elbetteki modernizmi sorgulamaktan geçmiyor sadece. Therborn tarihsel, uzamsal, kültürel katmanları tel tel ayırıyor gözümüzün önünde. Bu noktada ayrıntılara fazla girmeden, Therborn’un kılavuzluğunu dünyayı merak edenlere bırakıp kehanetler kısmına geliyorum. Bakın bu önemli sosyoloğun gözünde insanlığın yakın geleceği nasıl olacak…
Küresel iklim siyasi gündeme girdi, ancak küresel eylem hedefi olarak girdiği söylenemez. Bu nedenle gelecekte küresel iklim meselesini yüzümüze gözümüze bulaştırmaya devam edeceğiz.
Biyotıp sayesinde demografinin insan denetimine daha fazla girmesi hala muhtemel. İnsan ömürleri uzayacak, çocuk ölümleri azalacak. Ve genetik mühendislik ile estetik cerrahi muhtemelen hiç olmadığı kadar fazla sayıda insan bedenini şekillendirecek.
Kimse umutlanmasın… Kapitalizmin hükümranlığı genelde düşünüldüğünden daha sınırlı bir hale gelse de, kapitalizm dünya üzerindeki başlıca geçim ve üretim tarzı olmayı sürdürecek.
Kapitalizmin geleceğine ise Çin karar verecek. Ya kapitalist olmayan bir dönemeç milli servet veya güce doğru uzanan parlak bir yol olarak algılanacak ya da kapitalizmin yarattığı sosyal çatışmalar ülkenin birliği ve gücüne karşı ciddi bir tehdit oluşturacak.
Yenilenebilir enerjinin kaderi büyük ölçüde yatırımın büyüklüğüne ve odak noktasına bağlı kalmaya devam edecek.
Etnik ve dini-etnik tanımlama, statü, saygı meseleleri Türkiye’den Filipinlere kadar Asya’nın çoğu ülkesinde önemini arttırıyor. Tanınma ve saygı görmeye yönelik varoluşsal çabalar özellikle Afrika’nın büyük bölümünde patlayıcı, kötücül bir şiddet içeren çatışmalara kolayca dönüşebilme potansiyeline sahip.
Bugün İslamcılar ile Batı arasındaki çatışmanın, öngörülemez bir olayın gerçekleşmemesi halinde, sönüp gitmesi, sürmesinden daha muhtemel.
Küresel sivil toplum muhtemelen büyümeyi, devlet oyuncularını izlemeyi ve eleştirmeyi sürdürecek. İnsanlar arasında artan bağlantılı olma hali muhtemelen daha da yoğunlaşacak, küresel bir kamusal alan doğacak. Ancak yine de devletler görülebilir gelecekte küresel siyasete hakim olmayı sürdürecekler.
Kişilerarası kitlesel elektronik iletişim ne olursa olsun merkezi kitlesel iletişime iyiden iyiye meydan okumaya başlayacak.
Kültürel miraslar sosyal hayatta varlıklarını korusalar da muhtemelen daha parçalı ve melez bir hal alacaklar. Ulusal kültürler yok olmak bir yana yeniden şekillendirilecek, yeniden üretilecek ve yeniden paketlenecekler.
Ve son söz, son umut: “Dünya Sosyal Forumları’nın insanı kendisine çekiveren “başka bir dünya mümkün” melodisini dinlemiş, onunla dans etmiş olan radikal gençler yanılıyor olamazlar, üstelik o kadar naif de değiller. Onlar yeni yüzyılın umutlarıdır. Çünkü başka bir dünyaya ihtiyaç vardır.”
teşekkürler ilgi çekiciydi... Paylaşıyorum.
Yeni yorum gönder