Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap

Kitap... Yasak...

Çok yakın bir arkadaşım dün keyifli bir öğlen kahvesini karşılıklı höpürdettiğimiz sırada Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar”ını aldığını söyleyiverdi aniden. Şaşırmıştım zira bu tür kitaplarla pek arası olmadığını bilirdim. Şaşkınlığımı ona da geçirince, canım ne olur ne olmaz, yasaklanır falan, elimde olsun istedim, diyerek konuyu kapattı. Evet, konu kesinlikle kapanmıştı; yasaklanan, yasaklanma ihtimali olan bir kitabı kim okumak, ona sahip olmak istemezdi ki! Durum ikimiz için de işte böylesine açık ve de berraktı... Oldum olası yasaklanmış kitapları okumak isterim, ilgimi çeksin çekmesin, iyi yazılsın kötü yazılsın fark etmez, bir kitap yasaklandı mı, toplum ahlakına mugayir mi bulundu, işte o noktada benim gözümde okunası olur. Yasakçı zihniyet de okurun bu tür sapkın eğilimlerini bildiğinden olsa gerek, bu işi elinden geldiğince sessiz sedasız yapmaya çalışır. Ta ki, söz konusu kitabın yazarı, yayımcısı ya da okurları ortalığı velveleye verene dek...

Dostumla aramda geçen bu kısa ve anlamlı diyalogun hemen öncesinde Amerika’da yasaklanan kitapların listesi çarpmıştı gözüme. Sabit Fikir’in Haber bölümünde yer alan 27.09.10 tarihli habere göre bu yıl Amerikan Kütüphaneler Birliği’nce gerçekleştirilen “Yasaklı Kitaplar Haftası”nda ABD’de en çok yasaklanan ve sansürlenen kitapların bir listesi yayımlanmıştı. Önce Kemal Küçükgedik’in haberinde yer alan listeyi aynen alıntılıyorum:

1-ttfn; l8r, g8r – Lauren Myracle: Myracle’ın gençler için yazdığı bu kitaplar, Zoe Maddie ve Angela adında üç genç kızın başlarından geçenleri anlatıyor. Kitapların en ilginç yanı tamamen internet konuşmalarından ve emoticon’lardan oluşmuş olması.
Yasaklamak için sebepler: Çıplaklık, cinsel içerik, uyuşturucu, küfür, hedef kitleye uygun değil.

2-Tango Üç Kişiliktir – Peter Parnell & Justin Richardson: İki erkek penguen’in bir penguen yavrusunu yetiştirme hikayesi.
Yasaklamak için sebepler: Homoseksüellik.

3-İçekapanıklığın Artıları – Stephen Chbosky: Bir dizi mektup şeklinde yazılan roman utangaç ve popüler olmayan Charlie’nin lise hayatını anlatmaktadır. İçe kapanıklık, cinsellik ve uyuşturucu gibi konuları esprili bir şekilde işliyor.
Yasaklamak için sebepler: Homoseksüellik, cinsel içerik, aile karşıtlığı, uyuşturucu, intihar.

4-Bülbülü ÖldürmekHarper Lee: Pulitzer Ödüllü romanda Harper Lee 1930’ların Alabama’sında ırkçılığı ve eşitsizliği işliyordu.
Yasaklamak için sebepler: Irkçılık, küfür.

5-AlacakaranlıkStephenie Meyer: Genç bir kızın bir vampirle olan aşkını konu alan kitap uzun yıllar çoksatan listelerinde bir numara olmuştu
Yasaklamak için sebepler: Cinsel içerik, dine bakış açısı.

6-Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ.D. Salinger: 50 yıl önce basıldığından beri Çavdar Tarlasında Çocuklar beyaz karşıtı olmaktan negatif örnekler içermesine kadar birçok sebeple yasklanmak istenmişti.
Yasaklamak için sebepler: Cinsel içerik, küfür.

7-Kız Kardeşim İçinJodi Picoult: 2009’da filmi de çekilen kitapta 13 yaşındaki Anna ablasına böbreğini vermesine engel olmaya çalışan ailesini dava eder.
Yasaklamak için sebepler: Cinsiyetçilik, homoseksüellik, cinsel içerik, dine bakış açısı, şiddet, uyuşturucu, intihar.

8-Dünya, Popom ve Diğer Büyük Yuvarlak Şeyler – Carolyn Mackler: Michael L. Printz ödüllü kitapta Carolyn Mackler ortalamadan büyük bir bedeni ve ortalama bir aşağılık kompleksi olan Virginia Shreves’in hayatını anlatır.
Yasaklamak için sebepler: Cinsel içerik, küfür.

9-Mor RenkAlice Walker: 1983’te Pulitzer Ödülünü ve Ulusal Kitap Ödülünü kazanan roman 1930’larda siyahi kadınlara yönelik ırkçılığı konu alır.
Yasaklamak için sebepler: Cinsel içerik, küfür.

10-Çikolata Savaşı – Robert Cormier: 1974’te basılan kitap genç kahraman Jerry Renault’nun Trinity Lisesi’ndeki vahşi çetelere karşı çıkmasını içerir.
Yasaklamak için sebepler: Çıplaklık, cinsel içerik, küfür.

Bana yasakladığı kitapların listesini verin, size o kültürün haritasını çıkarayım! Listede apaçık görülüyor ki, Amerikan İmparatorluğunun en büyük kabusu öncelikle cinsellik. Hiç de şaşırtıcı değil, cinsellik insanoğulları ve kızlarının en doğal, en ilkel ve zor bastırılan güdüsü. Bilenler biliyorlar, baskıya önce cinsellikle ve tabii ki ta kundaktan başlanırsa, o kadar rahat güdülebilen, üzerinde hakimiyet kurulabilen toplumların oluştuğunu. Tek tanrılı dinlerin çıkış noktası da bu değil miydi? Doğayla, şiddetle ve kaosla özdeşleştirilen kadını, kadın cinselliğini, aklın ve uygarlığın karşısına oturtmak ve binyıllar boyu yenilişi izlemek... Ancak ne kadar baskılanırsa baskılansın doğanın bildiğini okuduğu kör bir nokta mevcuttur: Doğum. Onun icabına da kutsal annelik kavramıyla, ideal aile ortamının dizaynıyla bakılmıştır neyse ki. Sözün kısası uygarlık-kültür dediğimiz şey temelde insanlığın doğaya karşı oluşturduğu bir savunma sisteminden ibarettir. Dolayısıyla uygarlık eliyle doğaya yapılan atıf (burada cinsel içerikli kitap haline geliyor) kabul edilemezdir. Kendi içinde oldukça tutarlı geliyor değil mi?

Sadece Amerika’nın değil, içinde bizim de yer aldığımız nice ülkenin, kültürün uzun yasaklı kitap listeleri var. Cinselliğe birinci sırayı verdikten sonra, kısacık bir araştırmanın sonunda Vatikan’ın tahmin edileceği üzere bilimle başının hoş olmadığını görüyoruz, İslami ülkelerin ise yine inancın sorgulanmasıyla ilgili sorunları var. Ülkelere tek tek baktığımızda ise ne yazarlar, ne kitaplar çıkıyor karşımıza... Madrit’te bir zamanlar Don Kişot’un okunmasının yasaklandığını görüyoruz, Etiyopya’da ise Hamlet’in! 1001 Gece Masalları İran’da, Irak’ta ve Afganistan’da hala yasak ve hatta İsrail’de de 80’li yıllardaki yasaklı kitapların başında geliyor, Çin’de ise hayvanlar insanlar gibi konuştuğu için Alice Harikalar Diyarında yasaklı kitaplar kervanına katılmış... İlginç örnekler öylesine çok ki...

Gelelim bize. Cinsel içerikli kitaplar yine bir yana, Türkiye’de yasaklar listesinin ortalama çoğunluğunu  siyasi içerikli kitaplar oluşturuyor. Gerek sağda gerek solda, gerek İslamcı gerek laik ya da derin devletçi fark etmiyor... Türk yasakçı zihniyeti kendisinden farklı olan hiçbir görüşe tahammül edemiyor. Edebiyatta da kimler kimler yok ki, Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık, Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz, Adalet Ağaoğlu, Atilla İlhan, Pınar Kür, Nedim Gürsel, Melih Cevdet Anday, Elif Şafak, Ahmet Altan, Sevgi Soysal, Ataol Behramoğlu... Liste uzayıp gidiyor.

İnsanın içinden sadece yasaklı kitapları okumak değil, özel okuma günleri, kampanyalar düzenlemek geliyor. Düşünmek bir yana içten gelen şeyler de suça girer mi acaba?   

Yorumlar

Yorum Gönder

Yeni yorum gönder

Diğer Yazıları

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.

Roman türü denilince aklıma hemen Lukacs’ın ünlü sözü geliyor: “Roman, tanrının bırakıp gittiği bir dünyanın destanıdır.” İlk büyük roman diyebileceğimiz Don Kişot da aslında Tanrı’nın olmadığı bir dünyanın romanıydı. Roman 18 ve 19. yüzyıllarda siyasi politik bir etki alanına sahipti. Bana kalsa siyasi politik etki alanından hiç vazgeçmedi roman.

Edebiyat en basit tanımıyla malzemesi insan olan bir sanattır. Çünkü insanı anlatmada aracısızdır edebiyat. Tarihin insanı anlattığı söylense de, bu bana hep kocaman bir yalan gibi gelmiştir. Öyle ya, insanı tarih değil, edebiyat anlatır. Tarih ise insanı anlatmada yine edebiyattan faydalanır. İnsanın kendini bulması için önce araması gerekir sanırım.

Doğu Batı sorunu yalnızca bizim edebiyatımıza özgü bir sorunlar yumağı değildir aslında, Rus edebiyatında da benzer bir tartışma söz konusudur. Bütün bir 19. yüzyıl romanı daha sonra şiddetlenecek bu tartışmanın ilk alevinin yakıldığı metinlerle doludur.

“Ev ki ayrıntıdır. Susmalar, küçük sevinçler, küçük acılar, küçük konuşmalar, küçük yalnızlıklar...Hepsi hepsi.” Tüm dünyayı eve sığdırmaya çalıştığımız şu günlerde İlhan Berk’in evle ilgili metnine bile küçük şeyleri konu etmesi o kadar güzel ki. Siz nasıl düşünürsünüz bilmem ama bana göre de evle ilgili olan her şey “küçük”tür.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.