Yaz ilerlemeye başladı iyiden iyiye, hal böyle olunca adettendir başıboş yaz okumaları yapmak da, önermek de… Evdeki kütüphane, bir sahaf olsa, orada öylece duran kitapların yeri anlam kazanır. Rüzgar esse serin ya da odada bir yerde bir pervane, sayfalar aralanır esintinin etkisiyle kendiliksizce… Yaz, kitaplara, okumalara kalır…
Sevdiğim Yaz Geldi Yine – Gülten Akın – Adam Yayıncılık
Kimi zaman, özellikle de yaz mevsimi geldi mi, düşünürüm… Şu dünyada Gülten Akın’dan başka şair olmasa da olurmuş diye… Akla yatar yeri yok, bilirim ama şiirle çoşkun bir ilişki kurmaktan başka çaresi var mı ki okurun. Bencil, kendine dönük, başıboş ve beyhude… Benim şairim, benim şiirlerim, benim dizelerim, hep Gülten Akın, varsa yoksa bu kadın… Soluk alır gibi insanın içine düşer tek tek o dizeler: “Ölü bir yapraktı onu kaldırdım” der şehrin göbeğindeyken sen, “Ben olsaydım akşamın bütün ışıklarını yakardım” ya da tam da gün ortasında örtüleri üstüne çekip çekip yatmak, karanlıklara sonsuzca dalmak isterken… 'Sevdiğim Yaz Geldi Yine'... Bir başka şahane şair, Turgay Fişekçi seçmiş Gülten Akın’ın şiirlerini bu şeçkide. Avuç içi kadar bir kitap… İçindeki her dizede devleşiyor, yazı da şairi de bırakmak istemeyecek kadar…
Aşk Şiirleri Kolonisi - küçük İskender - Everest Yayınları
Antoloji uygarlığına kendi bayrağını çekmiş işte küçük İskender, üstelik aşk kanalında. Yıllardan 2004, Türk edebiyatının içinde koloni kurmuş aşk şiirlerinden… Haliyle ortada gerçek bir antoloji yok; objektif değil, şairler ve şiirler sınıflandırılmamış; aşka yaklaşım, aşk duygusu sorgulanmamış. Kendi deyişiyle seven insanları önemsemiş küçük İskender, görüşlerini değil; neyin nasıl sevildiğini önemsemiş, kimlikleri değil… Ne de olsa yaz koloni kurmak için en elverişli mevsim… Ve elbette şiir okumak için de öyle…
Yakma Zevki “Fahrenheit 451 Öyküleri” – Ray Bradbury – İthaki Yayınları
Yaz ateşler içinde, kısa bir süre önce bu dünyadan ayrılan Ray Bradburry’e göre gelecek de öyle… İnsanların kitap okumaktan korkup nefret ettiği, devletin kitapları yasaklamak bir yana, yakarak yok ettiği bir geleceğe dair öyküler yer alıyor bu kitapta. Kitapları yakan bir 'itfaiyeci'nin çırpınışları giriyor zihnimize ilelebet. Bugünün korkularından ve özlemlerinden, siyasi ve kültürel eğilimlerinden karanlık, ateşler içinde bir gelecek öngörüyor Bradburry.
Düz ekran tv’leri, bluetoothları, sanal izolasyonu, gözetleyen kameraları ve e-kitapları öngördüğünü hatırlamak, kendisine kulak vermenin faydalı bir iş olacağının da altını çizer gibi.
Tante Rosa – Sevgi Soysal – İletişim Yayınları
Tante Rosa, yaşamın kurallarına ve tüm sınırlamalara başkaldırır, sürekli yenilir, hiçbir yenilgiden ders çıkarmazken ve tüm kadınca bilmeyişlerin adı olurken, Sevgi Soysal adlı bir yazar doğuyor Türk edebiyatının içine. İlk yaz tüm başlangıçlara ve doğumlara açık ya hep, 1968 yılından beri Sevgi Soysal ve Tante Rosa bu mevsime pek yakışıyor. Oturduğunuz yerde alıp başınızı gitmenize yol açıyorlar beraberce… Tüm bilinmezlikleri yanlarına almayı da ihmal etmiyorlar. Tante Rosa’yı yazdığı vakitler Sevgi Soysal’ı 'yerli' olmamakla eleştirmişler. Ne bilsinler yazarın niyetinin 'yabancı'ya değil de edebiyatın o ışıklı, düşsel ovalarına doğru sonsuza dek yürümek olduğunu…
Kılıçların Fırtınası – George R. R. Martin – Epsilon Yayınları
Yazın günleri uzun, beklenen geceleri serin… Ondandır ki en çok epik fantastik eserler okunur hep gölgeliklerde. Hele ki hikayede sürekli olarak kışın gelmesinden söz ediliyorsa… Televizyon uyarlamasından sonra, George R. R. Martin okumak bir tür çılgınlık halini aldı. Yazılması hala devam eden hikayenin ilk üç kitabıyla yetiniyoruz şimdilik Türk okurları olarak ve dördüncü kitabın çevrilmesini bekliyoruz hevesle. Martin, Westeros’ın kaderiyle bizimkini birleştirdi sanki nicedir. Yazın kalbine doğru ilerler gibi ilerliyoruz bu fantastik dünyanın içlerine; buz ve ateşin şarkısına kulak kesiliyoruz...
Ateşler – Marguerite Yourcenar – Metis Yayınları
“Aramızda aşktan daha iyi bir şey var: suç ortaklığı” diyor Marguerite Yourcenar Ateşler'de. Ve “yaktığımdan daha büyük ateşlerde yandım”… Elimde bir 1997 baskısı. On beş senede sayfaları sararmış ya, içinin alevi sönmemiş asla. Yourcenar Ateşler'de aşkla birbirine bağlanmış bir dizi lirik düzyazıyı bir araya getiriyor. Onu bir aşk şiirleri derlemesi olarak da görebiliriz. Ne fark eder… İnsan tek başına okur, tek başına ölür ancak… Efsanelerden, tarihin içinden ya da dosdoğru yazarın içinden geçenlerden mürekkep Ateşler, yazı, ateşleri, aşkı ve edebiyatı birbirinden ayrı düşünemeyenler için burada tavsiye edilecek son nefis yaz okuması…
Ben Schlink'in Yaz Yalanları'nı okumayı planlıyorum, bir de bodrumdayken Selim İleri'den Her Gece Bodrum'u.
Yeni yorum gönder