Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



"Viva España!"

Hemen her ülkenin tarihinde geride bıraktığı karanlık bir tünel var. Üstelik bu yolculuk, o dönemde yaşayanlara hiç bitmeyecekmiş gibi gelir ama biter. Fakat ne kadar hasar bıraktığı, hangi acıları "hediye" ettiği hep tartışılır.

 



Hermann Hesse’nin gölgeleri

"Tek bir karakter yoktur. İçinizde sonsuz sayıda ve değişen güçlerde sonsuz karakter vardır. Bunlar güçlerine, zamana ve mekana göre kendilerini gösterirler.” Hermann Hesse’ye ait bu cümle, karakterlerini yaratırken izlediği yolun bir özeti sanki. Hatta Hermann Hesse edebiyatının bir özeti...



Bir detaylar manzumesi

Son yıllarda en çok tartışılan Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, Bay Mo Yan, yani Bay “Konuşma” oldu. Bay Konuşma'nın eleştirildiği, tartışıldığı nokta ise edebi üretiminden ziyade Çinli rejim muhalifleri hakkında konuşmaması, politik tavrı. Türkiye'de bizler ise konuşacak bir şey bulamadık, zira Mo Yan'ı duymamıştık bile.



Büyümeden yaşlananların hikayesi

Sıradan bir mahallede yaşayan, sıradan bir hayatı ve sıradan bir ailesi olan bir ergen için bile 17 yaş sıra dışıdır. Mütemadiyen bir sıkılma hali; artık 15 değilsindir, 20’ye de asırlar vardır. Hayat hep zordur, herkes senden nefret eder ki onlar etmese bile sen herkesten ediyorsundur. Tabi bu sıradan mahallelerin sıradan ailelerinin sorunu.



Zaman ve mekanın kırıldığı yerden

“Basitliği içinde her şeyi içeren bu gece, bu boş hiçliktir insan – hiçbiri aklına gelmeyen ya da mevcut olmayan bitmek bilmez bir temsiller, imgeler zenginliği. Bu gece, burada fantazmagorik temsiller içinde varolan bu iç doğa – bu saf benlik... Burada kanlı bir baş, şuradan beyaz bir şekil çıkarır...



Hafızada patlayan tüfek

Hiç ava çıktınız mı? Doğada bir hayvan avından söz etmiyorum; içinizdeki hayvanı avlamaya karar verip, hazırlanıp yola çıktınız mı? İçinizdeki hayvanı tanıyıp onunla silahın soğuk ortamında buluşmaya karar vermeniz bu kadar mı güçtür? İçinizdeki hayvanın vahşeti midir kalıcı olan, o vahşetin dölleniş ve doğuşu için gerekli koşullarla gireceğiniz muhakeme mi?



Hayali bir coğrafyada gerçekçilik arayışları

Yirmi yıldır babasını arayan ve sonunda hiç ummadığı bir yerde, hiç ummadığı bir şekilde bulan bakkal Cemal’in hikayesiyle başlıyor İnceldiği Yerden... İlk anda o ünlü deyimin bir parçasıymış gibi duran ismin aslında anakaraya incecik bir toprak parçasıyla bağlanan, ada olmasına ramak kalmış bir yarımadayı işaret ettiğini anlıyoruz.



Portekiz filmlerinin perdeleri

Oğuzhan Yeşiltuna, biçimsel denemeleri ile edebi mekanın (kağıdın) sosyo-psikolojisi için yeni anlamlar arıyor. Sıradan bir noktalama ve biçemle, yeni bir söz söylemek elbette mümkün değil. Oğuzhan Yeşiltuna bunu çoktan biliyor belli ki. Kendi kurallarıyla, sınırlarıyla, sınır dışılıkları ve oyunlarıyla yazıyor.

 



Yazarın düşüncesi

Ankara’da Öykü Günleri’nin ilki yapılıyordu. Özcan Karabulut’un öncülüğünde düzenlenen Öykü Günleri, o günlerde önce öykü ve öykücüler, sonra tüm edebiyat dünyamız için bulunmaz nimet olmuştu. Ki, o güne dek edebiyat dergilerinde bile tek tük yayınlanırdı öykü; yazılmadığından, okunmadığından mı? Sanmıyorum. Öykü Günleri, öykücülüğümüze büyük hareket getirmişti.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.