Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
İnsan günah işleyebilen hayvandır. Ve tek tanrılı dinlere göre kişi işlediği her günahın bedelini mutlak surette ödeyecektir. Bu bedel çoğu kez cehennemle ilişkilendirilir ve cehennem de kuşkusuz ateşle… Hatta kutsal metinlerde cehennem tasvirleri kimi zaman o kadar canlıdır ki cennetin tükenmek bilmez nimetleri bile sönük kalır yanında.
//php print_r ($fields); ?>
“İstanbullu” olmak, belli bir şehirde hayatını sürdürmenin ya da bir şehrin sakini olmanın çok ötesinde, bundan çok daha dallı budaklı, çok daha karmaşık şeyler düşündürtüyor bana.
//php print_r ($fields); ?>
Asilerin, kaybedenlerin, hayalperestlerin, küfürbazların, günahkarların, beyaz zencilerin, aşağı tırmananların, yola çıkmaktan çekinmeyenlerin, uçurumdan atlayanların dili, sesi olan yeraltı edebiyatı Çıplak Şölen’den ve Trainspotting’den bu yana yeni bir başyapıt kazandı. Galler’in Ruhu Ejderha (GRE), geri planında Jack Kerouac, Richard Brautigan, Jean Genet, Irvine Welsh ve William S.
//php print_r ($fields); ?>
Aile nedir? Bir savaş neden çıkar? İnsan neden asker olur? Paolo Giordano'nun Daha Yolun Başındasın romanının Egitto adlı karakterinin zihninde bu sorular dolanıyor. Yanıt bulamadığı bu soruları zihninden silmek için her gün bir antidepresan hapı yutuyor Egitto, çünkü o, genç yaşta orduya girerek Afganistan'ın Gülistan bölgesine gönderilen bir asker.
//php print_r ($fields); ?>
Değişim, içinde biraz reddedişi de barındırarak bir şeyden başka bir şeye geçmektir, dönüşüm ise kabullenişle var olanı işlemek, başka bir forma getirmek... Dönüşüm daha naif, daha derin, daha tanıdık olabilirken, değişim daha hoyrat, daha reddedici, daha yabancı olabilmektedir. O yüzden belki kelimelerle oynayıp değişim yerine dönüşüm demeliyiz artık.
//php print_r ($fields); ?>
Akıl ve dürtü aynı kaynaktan doğar fakat bu kardeş oldukları manasına gelmez. Hatta akraba bile sayılmazlar çoğu kere. Akıl ve dürtü ancak birbirlerinden pek hazzetmeyen fakat gidecek başka yerleri de olmayan ev arkadaşları olabilirler ve beraber yaşamak zorunda oldukları evleri de tam olarak bizim kafatasımızdır.
//php print_r ($fields); ?>
Romanda modernist çıkışın bir tür “poke,” dürtme eylemi olduğu söylenebilir. O ana kadar okur rahat koltuğunda içeceğini yudumlarken -çok da çaba sarf etmeden- yazarın onun için gözlemlediği ve aktardığı her şeyi, yine yazarın belirlediği bir biçimsel formatta (bir varmış bir yokmuş formatından nitel olarak pek de farklı olmayan) keyifle okur.
//php print_r ($fields); ?>
"Güzel bir kadının ölümü dünyadaki en edebi konudur," der Edgar Allan Poe. Nitekim öyküleri mahzenlerdeki tabutlara kapatılarak sonsuzluk uykusunu uyuyan, bazen en porselen güzellikleriyle dirilen ya da diri diri gömülen kadınlarla doludur. Edebiyatın karanlığa iltimas geçen tarafında Poe'nun baş tacı ettiği bu konu bizzat onun tarafından en yetkin ve büyüleyici haliyle işlenmiştir.
//php print_r ($fields); ?>
Yervant Odyan’ın 1911 yılında yazdığı Abdülhamid ve Sherlock Holmes, birçok açıdan ilkleri barındıran; mizah, heyecan ve serüven dolu bir roman. Odyan, Osmanlıca kaleme aldığı kitabıyla Sherlock Holmes ile II. Abdülhamid’i yan yana getirmekle kalmamış, aynı zamanda edebiyat tarihimize de ilk siyasi polisiyeyi kazandırmıştı.
//php print_r ($fields); ?>
Bir ölü olmaktan daha kötü ne olabilir? Hem ölü hem de cehennemde olmak mı? Hem ölü, hem cehennemde hem de hepsinin farkında olmak mı? Eh, bu bakış açınıza göre değişir hiç kuşkusuz. Yalnız ölüyü de, ölümlüyü de, cehennemi de anlatan kişi Chuck Palahniuk olunca işte orada biraz durmak gerekiyor... Zira onu anlatırken bahsetmeden geçemediğim detaylar var.