Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Arşivi

// En çok okunanlar



İlle de roman olsun!

Ne kadar şaşırmıştım ben Melih Cevdet Anday'ın Raziye'sini okuduğumda... Şaşırmıştım çünkü söz konusu Melih Cevdet Anday gibi büyük bir edebiyatçı olsa da, evvela bir şairin böylesine harika bir roman yazmasını beklemiyordum açıkçası. Beni şaşırtan diğer şey ise bu kadar güçlü bir romanın böylesine gölgede kalması, edebiyat tarihimiz içinde hani neredeyse, es geçilmesiydi.



Tekinsiz eleştiride edebiyat ve endişe...

Yeni bütünlükler yaratma, rastgele beğeniler geliştirme, ileriye doğru hareketi tümden yadsıma ihtiyacı duyan, metne karanlığın yüreğine doğru koşulsuz bir yolculuk vesilesi gözüyle bakan modern yazar ve onun, Edward Said’in deyişiyle, tarihsel ya da filolojik araştırmacılığın geleneklerine, sağduyuya dayalı uzlaşımlarına dayalı olmayan eleştirisi.



Taştan düş çıkaran

Elimde üç Tanpınar kitabı, birini alıp birini bırakıyorum, sonra yine tekrar… Kapı Yayınları hemen hemen aynı anda çıkarmış bu üç incelemeyi. Bir Tanpınar Kitaplığı kurma isteğiyle… Handan İnci’nin Tanpınar Zamanı-Son Bakışlar, Besim F. Dellaloğlu’nun Modernleşmenin Zihniyet Dünyası-Bir Tanpınar Fetişizmi ve İbrahim Şahin’in Haz ve Günah-Bir Tanpınar Yorumu...



Yeniçağcı arayışlara eski usul buluşlar: Ateistler İçin Din

Alain de Botton’u en çok biz Türkler seviyoruz. Kendisi felsefeyle gündelik yaşamı buluşturma çabaları bakımından aslında tüm dünyada sevilen bir yazar. Ama yine de onu en çok biz seviyoruz. Niye mi?



Kutsalıma dokunma!

Cumhuriyetin Osmanlı tarihini keşfi son sürat devam ediyor… Çılgın bütçeli filmler, olay yaratan diziler, yıldızlaşan Osmanlı tarihçilerinin çalışmaları, onların tarihe getirdikleri yeni yorumlar ve elbette romanlarla Osmanlı İmparatorluğu’nu keşfetmekle, cılkını çıkarma kıvamı arası bir yerlerdeyiz şimdilik.

 



Bizi kitaplara çeken şey biraz da kendimizden dışarı çıkmak

Her ne kadar kitabın 5000 yıllık serüveni desek de, birçok iyi okur için kitabın tarihi, kendi serüveniyle birlikte ilerlemiştir aslında. Bizi kitaplara çeken şey, biraz da kendimizden dışarı çıkmak isteğidir. Okuduğumuz her macera, her tez ya da antitez, kitapla bizim aramızdaki gizemli bir sözleşme gibidir. Bu anlamda okumak soylu bir eylemdir de.

 



Kuantum edebiyatı

Ah o fotonlar… Fizikçiler ağız birliği etmişçesine kuantum mekaniğinin hayatlarımızı öyle pek de etkilemeyeceğine dair bize garantiler vermeye çalışsınlar, ah o fotonlar, aynı anda hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdikleri anlaşıldığı günden beri, ben bunu duyduğumdan beri, hayatım bambaşka… Gözlendikleri anda huy değiştiriyorlar, dalga olacakken parçacık haline gelebiliyor, sonra vazgeç



Harvey buraya, yumruk havaya

Politik mücadele nedir, bizim gibi bir şeylerin hep fena halde yanlış gittiğini görenler, düşünenler için? İyi ihtimalle daimi bir beyhude çaba, kötü ihtimalle hep kaybetmekle eşdeğer bir şeyler ya da… Çok değil bundan on yıl önce kapitalizm sisteminin çöküşüne dair bir düşünce üretmek, bir söz söylemek bile mümkün değildi.

 



Edebiyat ve vicdan

Biliyorsunuz Nobel ödüllü Çinli yazar Mo Yan, Türkiye’ye geldi. Mo Yan yaptığı konuşmada kendisine sorulan sorular üzerine dikkat çekici, kanımca edebiyat okurunu da biraz zedeleyici, iki yanıt verdi. Biri sansür üzerineydi.



“Yaz kızım”, hayattır bizi ustalıkla katil yapan!

Katiller kaça ayrılır? Katil doğanlar var mıdır gerçekten ya da hepsi sonradan mı katil olur? Herhangi bir sebeple, bilerek, isteyerek, planlı bir şekilde öldürenler (ki bunlara seri katiller de dahildir) bir yana, hayatın katlettirmeye yönlendirdikleri bir yana gibi gelir hep bana.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.