Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Dünya edebiyatında aile romanlarına sıklıkla rastlanır. Thomas Mann’ın Buddenbrooklar’ı, Heinrich Böll’ün Dokuz Buçukta Bilardo’su, Orhan Pamuk’un Cevdet Bey ve Oğulları ilk elde akla gelenler. Söz konusu romanlarda bir ailenin birkaç kuşak hikâyesi konu edilir.
//php print_r ($fields); ?>
Kitap, bugün farklı mecralarda elimize ulaşabilen, bilgiyi yazılı ve/veya görsel olarak sunan, hatta bazı örneklerde sesini bile duyurabilen bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Ancak çoğu kaynakçada yer alan (örnek olarak TDK’yı alırsak) bilumum tanıma göre kitap “ciltli veya ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kağıt yaprakların bütünü” veya “herhangi bir konuda yazılmış
//php print_r ($fields); ?>
Şimdilik Havadisler Bunlar; Erhan Genç’in yeni öykü kitabı. Genç’in öykülerini ilk günden bu yana takip ediyorum. Bazı öykücüler kimilerine yakın gelir. Galiba Genç’in öyküsü de bana yakın geliyor. Öyküler kitapta bir bütünlük oluşturuyor. Birbirine yakın konular farklı hikâyelerle tazeleniyor. Daha çok kaçırılmış, farkına varılmamış hayatın yeniden fark edilmesi denebilir.
//php print_r ($fields); ?>
Kadınlar bilir; hangi endüstride olursanız olun, hangi ülkede yaşarsanız yaşayın eşitlik için -kimisi büyük, kimisi küçük ama mutlaka- çeşitli “savaşlar” vermeniz gerekir. Günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiştir adeta bu savaşlar. Öyle ki onları bazen görmezden geldiğimiz, “ne yapalım, hayat böyle,” deyip geçtiğimiz durumlar olabiliyor.
//php print_r ($fields); ?>
Albatros, dört metreye ulaşan kanat açıklığı ile bu alanda lider bir kuştur. Eşine sadık oluşu, eşini kaybedince yalnızlığı seçmesi, havada uyuyabilmesi, okyanus üzerinde haftalarca uçabilmesi, gökyüzünde bir uçak gibi süzülebilmesi… Onu ilginç kılan daha birçok özelliği var…
//php print_r ($fields); ?>
Tuhaf, insan cidden ve hakikaten tuhaf bir varlık. Diyelim bir heves çok para verip bir ayakkabı aldı da ayakkabı ayağını vurdu. Ayakkabı bana olmadı diyemez de en sevdiğim en rahat ayakkabım budur diye diye yıllarca nasırıyla gezer. Bir davette mecburen sevmediği bir yemeğe iltifat eder de yıllarca en sevdiği yemek odur diye önüne koyarlar da koyarlar.
//php print_r ($fields); ?>
Jack London olarak tanıdığımız John Griffith London, 1876’da San Francisco’da dünyaya geldi ve 1916’da California’daki çiftliğinde öldü. Kırk yıllık kısa hayatı boyunca birçok edebi yapıtın yanı sıra siyaset, sendikacılık, insan ve hayvan hakları savunuculuğu, gazetecilik, yayıncılık gibi alanlarda ciddi izler bıraktı.
//php print_r ($fields); ?>
2099 yılında İstanbul’da olduğunuzu hayal edin. Nasıl bir manzara görüyorsunuz? Uzay çağı nihayet başladı mı, gündelik hayatımız yapay zekâya mı emanet? Yoksa küresel iklim değişikliği nedeniyle kuraklıkla mı karşı karşıyayız? Belki de o çok beklenen İstanbul depremiyle yerle bir oldu şehrimiz? Muhayyel bir gelecekte geçen edebiyat eserleri için pek çok şey söylemek mümkün elbette.
//php print_r ($fields); ?>