Şahane Bir Kitap Arşivi
Şahane Bir Kitap // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Siyaset Bilimi Profesörü Mim Kemal Öke’nin tarihi romanı Biat - Bir Turgut Reis Hikâyesi, okuyucularıyla buluştu. Adından da anlaşılabileceği gibi romanın ana ekseninde, yazarın çocukluğundan bu yana “kahramanı” ve “rol modeli” olarak nitelediği, deniz korsanlığından Osmanlı döneminde “Akdeniz leventleri kaptanlığına” kadar yükselen Turgut Reis’in yaşamöyküsü yer alıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Mercé Rodoreda ile tanıştınız mı? Ve onun Natalia’sıyla... Çok kıymetli ama çok geç bir tanışma olacak bu hepimiz için. Çünkü Türkçeye yeni çevrilen Güvercinler Gittiğinde, dünya edebiyatının başyapıtlarından biri. Aynı zamanda edebiyatta kadın dilini arayan yazarların yoluna ışık tutacak yetkinlikte bir dile, romanın insan ruhunu arayan doğasını kavrayan güçte bir anlatıma sahip.
//php print_r ($fields); ?>
Bu haftanın ŞahaneBirKitap'ı aynı zamanda güzel de bir edebiyat haberi: Bir öykü kitabına ve genç bir yazara dair… Sinan Sülün ve onun Karahindiba'sı, okunmuyor dediğimiz Türk öykücülüğünde arka arkaya üç baskı yaparak yüzümüzü güldürdü.
//php print_r ($fields); ?>
Latife Tekin bir gün bir sohbetimiz sırasında her kitabın yazarından bağımsız bir kaderi olduğunu söylemişti bana; her kitabın kendi kaderi vardır, demişti… Tayep Salih’in “Kuzeye Göç Mevsimi”ni okurken ister istemez bu sözler geldi aklıma. 1966 yılında yazmıştı Sudanlı Taye
//php print_r ($fields); ?>
Aile insanın cehennemidir… Varlığını kendi kurumsal, duygusal ve genetik devamlılığı için kullanır, kullanır ve işi seninle hiç bitmez. Hem kişisel özelliklerini geliştirmeni, bir birey olarak ayakta kalmanı talep eder hem de günü gelince varlığını varlığına hiç düşünmeden armağan etmeni… Aile insanın cehennemidir.
//php print_r ($fields); ?>
Sıfırdan sıfır olmaya doğru yaptığımız bir yolculuksa eğer hayat, kendi saçmalığını da içinde barındırıyor demektir bir anlamda; hüznünü de, kahkahasını da.
//php print_r ($fields); ?>
İnsan ruhu, geçmişi ve geleceği içinde taşıdığı kadar yaşar. Ve bunu tarih algısı gibi dikey bir çizgi halinde değil, kat kat, iç içe, üst üste homojen bir şekilde yapar… Mistik olan da, büyülü olan da bu değil midir, ruhu bedenimizden ayrı bir varlık olarak zannetmemizin sebebi bu değil midir?
//php print_r ($fields); ?>
“Bu ev muamma ve güzellik dolu… Loş sofalara, alçak tavanlı geniş salonlara, sonra bu sofaları ve salonları dolduran eski yeni, büyük küçük bütün eşyaya sinmiş garip bir efsun var. Öyle bir şey ki asabı, mefkureyi, muhayyileyi sarhoş ediyor. Tatlı bir uyuşukluk içindeyim.”
//php print_r ($fields); ?>
Gılgamış, tarihin insana göre yeniden yazılmış hali, belki de tarihin ta kendisi... Gılgamış, kültürün, insan olmanın hikayesi; yani durmaksızın ölümsüzlüğü aramanın ve her defasında ölüme yenik düşmenin...
//php print_r ($fields); ?>
Gün gelir bir de bakmışsınız “nostalji hastalığına tutulmuşsunuz!