Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Televizyon dizilerinin altın çağında bir edebiyat profesörü, Nic Pizzolatto, 2014 yılının en çok ses getiren dizilerinden biri olan True Detective’i yarattı.
//php print_r ($fields); ?>
Adınız, cisminiz her ne ise, her ne renk ve kumaştan giyinmeyi seçiyorsanız, yolda yürüyen adama sinirlendiğinizde ağzınızdan hangi kelimeler dökülüveriyorsa... Hep biraz da siyasi. Değil mi ki, bir fabrika işçisini bembeyaz kıyafetler içinde pek de göremezsiniz.
//php print_r ($fields); ?>
Baharın daha fazla direnemeyip şehrimize salındığı bugün güneş çekilince İstanbul Modern'in dört köşesine çekilip, Mehmet Güleryüz'ün eserleriyle söyleşerek baharı kutladım. Bu yazı ne İstanbul Modern'in namına bir övgü ne de can sıkıcı ve ukala bilgilendirmeleriyle bir didaktizm örneği olacaktır. Ne bir sanatçının ne de bir eleştirmenin haddidir bir sanat eseri üzerine ahkam kesmek.
//php print_r ($fields); ?>
J.K. Rowling, başka yazarların kitapları üzerine pek konuşmaz. Buna rağmen Jessica Mitford'un mektuplarını bir araya getirerek, 2006'da basılan Decca için bir makale yazdı.
//php print_r ($fields); ?>
Birbirlerine düşman iki kişi gemiye binerler; üstelik aynı gemiye. Birbirlerinden olabildiğince uzakta durmak için, biri geminin pruvasına, diğeri de kıça geçer. Ve oldukları yerden kıpırdamazlar. Gemi ansızın bir fırtınaya yakalanıp batmaya başladığında, kıçta duran, gemicilerden birine geminin önce hangi taraftan batacağını sorar. “Pruvadan,” olur cevap. Adam rahatlar.
//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. İlk soruyu da o yazar üzerine çalışmalar yapmış bir isme yönelttik. Öyleyse soruyoruz: Siz Raymond Carver'ı niçin okuyorsunuz?
//php print_r ($fields); ?>
“Hunc mundum tipice laberinthus denotat ille. Intranti largus, redeunti sed nimis artus.” Yani, “Bu dünya tipik bir labirent gibidir. Girişi kolay, çıkışı çetindir,” diyordu ihtiyar kör adam ve şöyle devam ediyordu: “Kitaplık kocaman bir labirenttir. Dünya labirentinin simgesi içine girersin, ama dışarı çıkıp çıkamayacağını bilemezsin.”
//php print_r ($fields); ?>
Ev dediğiniz şey hatıra kumbarası. Kumbarada ne kadar hatıra varsa o kadar uzağa gidebiliyor, uzaklaştıkça biriktirdiklerinizi harcıyorsunuz. Harcadıklarınızı yerine koyacak imkana sahip değilseniz, ev bilgisini gittiğiniz yollarda tüketiyorsunuz. Evden uzaklaşmayı heyecanlı olduğu kadar hazin kılan da bu.
//php print_r ($fields); ?>
Kulaklığınızı taktınız, Leonard Cohen ya da ne bileyim Aşık Mahzuni, fısır fısır bir şeyler söylüyor. Dikkatli dinlerseniz, sizi ayan beyan edebiyatın sularına buyur ediyor.