Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Bir büyülü gezgin olarak Leskov

“9. dereceden memur Kovalev bir sabah uyandığında burnunu yerinde bulamaz.” Böyle bir açılış cümlesiyle karşılaştığınızda, Rus edebiyatından müthiş bir eserle karşı karşıya olduğunuzu bilirsiniz. St.



Trajedi: Doğruyu görmek

Asık suratlı mıyız? Erkek miyiz, dişi mi; olup bitenin karşısında? Erkek olduğumuz için mi kaşlarımızı çatıyoruz, yoksa mağrur muyuz? Yeryüzünde sürekli hadım, idam, kanibalizm, insan kanı dökme ayinleri ya da canlıların kadavraya dönüştürülmesi eylemlerinin modern ve modern olmayan toplumlarda bile gerçekleştirildiğini mi düşünüyoruz?



Kendi kendisini bozup yapan çocuk

İnsan hafızası kayıt almaya kaç yaşında başlar? Geçmişten görüntüleri anıya tamamlayan nedir? Anın tanımı ve önemi yaş ilerledikçe nasıl değişir? Benim kendimle ilgili ilk hatırladığım şey ne? Bunları bana tıpkı yaşımız gibi, sıfırla başlayan bir kitap düşündürdü. Başlangıç sıfırmış, üzerine eklenen her şey hikayeye dönüşürmüş.



Geç kalınmış bir başyapıt

Latin Amerika edebiyatına gösterilen büyük sevgi ve ilgiye rağmen, o edebiyatın en büyük isimlerinden kabul edilen Juan Carlos Onetti, bügüne dek Türkçeye hiç çevrilmemişti. Tersane sayesinde, ilk yayımlanışından yaklaşık yarım asır sonra, nihayet bir Onetti romanı okuma fırsatı bulduk.

 



Telefon Kulübesinde Bile, Telefondan Sızabilir Kötülük


Beden; ruhun kaportası! Kimine göre de ev sahibi. Ve gün gelir, beden atlar aşağıya o pencereden (Ya da itilir ruh tarafından aşağıya). Tıpkı Anne Sexton’ın ölüme atlaması gibi. “Ama intiharın özel bir dili var. Marangozlar gibi; onlar hangi aletin iyi çalıştığını bilmek isterler. Neden yaptıklarını hiç sormazlar,” der Sexton, Ölmeyi İstemek adlı şiirinde.



Yetim kalmasınlar diye...

Bellek yanıltır insanı. Otobiyografiler yanlıdır; ama an'ların kozları eşittir. Güzel, iyi, kötü, korkunç, can yakan, acı veren, mutlu eden, baş döndüren, heyecanlandıran, pişmanlığa batıran, suçluluğa gömen, vicdan azabına sürükleyen, öfkelendiren, orgazm yaşatan an'ların hepsi de boşlukta yer kaplar. Hepsinin hayatta bir karşılığı vardır.



Mutluluğu itiraf etmek

Son yıllarda dikkatimi çeken şeylerden biri de yeraltı edebiyatının Türkiye’de hız kazanmış ve hatta belli bir aşama da kaydetmiş olması. Genç yazarlar giderek bu alana yöneliyor ve bu edebiyat belli ki bu gençlerin omzunda yükselecek. Henüz kendini bulamamış, ama kanımca eli kulağında bir yer altı edebiyatımız var; en azından buna ihtiyacımız var.



Bütün iç savaşların romanı

Bu romanı bir başkası yazabilir miydi? Sorunun yanıtı hayır ise sözcüğün gerçek anlamıyla bir edebiyat eseri ile karşı karşıyayızdır. Elbette bazen yanıtın şöyle olduğu da olur: "Hayır, kimse bu kadar kötü bir şey yazamaz!" Yanıtın evet olduğu durumlarda bir roman hakkında yazmak çok zor değildir. Edebiyat kisvesi altında en fazla rastlanan olgu olan berbat romanlarda da işiniz kolaydır.



Bir vaka arşivi

Çalıştığı forklift / kamyonet üstüne devrildi. Halatı kopan asansörün / üzerine çöken duvarın / kömür yüklü vagonun altında kaldı. Elektrik arızasını giderirken / inşaata kablo döşerken akıma kapıldı. Metan gazı patlaması / toprak kayması sonucu göçüğün altında sıkıştı. Doğalgaz kaçağından / borudan sızan amonyaktan / yoğun dumandan zehirlendi.



Başkalarını dikizleme edebiyatı

Kader anları, meydana geldikleri yaşam diliminde, kader anı olarak algılanmazlar, o anı yaşayanlar tarafından. Bir tespit edici gerekir. Raymond Carver bir tespit edicidir. Kimsenin dikkat etmediği sürekli açık bir televizyondan odaları, ev hallerini, çarşafların arasını dikizler. Evet, Raymond Carver sizi görüyor.

 

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.