Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
Bir kadın olarak gelmiş bulunduğum gezegende, türümün türlü kırıklığıyla hallihamur oldum. Kadınlık uzun bir yol, zemini engebeli, takılıp tökezlenecek taşı, yuvarlanacak şarampolü bol. Lakin kadınlığın virajlı yollarında, uzakta, ufukta bazen, bazen tam şurada, burnumun dibinde erkek kırıklıklarıyla da kesişti yolum. Ne zaman bir tanesini görsem bastım frene, lastikleri yaktım ama durdum.
//php print_r ($fields); ?>
Öğrencinin öğretmene direnmesinin altında, eğitime karşı geliştirdiği hırçın tavırdan çok dayatılan, belli ki yönlendirilmiş, ezberletilmeye çalışılan bilgiyi istememesi, bünyenin gelişirken açlığını çektiği kimi şeyleri kendi kendine öğrenme refleksi yatıyor sanki. İnsan, sevdiğine ilgi duyuyor ve onun çözümü, alt edilmesi için uğraşıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Allen Ginsberg Türkiyeli okurlar için, diğer Beat Kuşağı mensupları gibi bir kült statüsünde, bu kesin. Ama işin ilginç ve tuhaf yanı, şimdiye kadar Ginsberg’ün sadece o meşhur Uluma’sının ve buna ek birkaç şiirinin Türkçeye çevrilmiş olması.
//php print_r ($fields); ?>
Yeterince okunmadığı, yazamadığı, bilinmediği için küsüp köşesine çekilmiş bir yazar, yeni bir roman yazma arzusuyla, “belki de” bir dağ köyüne gitmek üzere yollara düşer. Ancak yol üzerinde gördüğü “Satılık Deniz” levhası ilgisini çekince bu sahil kasabasında duraklayıp, yemek yemek için bir köfteciye girer.
//php print_r ($fields); ?>
//php print_r ($fields); ?>
Yeraltı edebiyatı hem içeriği hem de biçimiyle çok tartışılan bir tür olmuştur.
//php print_r ($fields); ?>
Bir gün üniversitedeyken, sosyal bilimler alanında çalışma yapan öğrencilerin ödevlerinin neredeyse tamamının başlığında “kimlik” sözcüğünün geçtiğinden yakınmıştı hocamız. Nasıl bir zamanda yaşıyorduk? “Kimlik sorunu” dediğimiz şey artık evcilleştirdiğimiz, araştırma nesnesi haline getirdiğimiz sıradan ödev konularından biri mi olmuştu?
//php print_r ($fields); ?>
Zonguldak’ta bir ocak. Yerin bilmem kaç yüz metre altında bir maden ocağı. Bu öyle bir hammadde ki, insana yaşaması için ihtiyaç duyduğu hemen her şeyi veriyor. Havayı, suyu, tende gözenek gözenek açılan aşkı. Aradan yaklaşık yetmiş yıl geçmiş. Madende battıkça batmış derine. Ta ki bir sinemacı, Yılmaz Erdoğan onu olduğu yerden çekip çıkarana kadar.
//php print_r ($fields); ?>
Vladimir Nabokov, Türkçede de yakın bir zaman önce yayımlanan Laura’nın Aslı kitabıyla yeniden gündeme gelmişti.
//php print_r ($fields); ?>
“Artık tek umudumuz buzağının hala yaşıyor olması. İnşallah annesinin peşinden nehri geçmeye kalkışmamıştır.