Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Kendine varan adamın anlatısı

Doğuyoruz, ailemizin bizim için hayal ettiklerini öğrenerek ve kabullenerek büyüyoruz. Sonrasında, onların hayalleri bizim hayallerimize dönüşüyor, ulaşmamız gereken hedefler ediniyoruz. Okulda başarı, ilişkilerde başarı, kariyerde başarı, aşkta başarı; başardığımızı düşündüğümüz her şey için listeye bir tik atıyoruz.



Karanlıktan süzülüp gelen vicdan

Tokyo denince zihnimizde ışıltılı ve kalabalık bir kent canlanıyor canlanmasına ama son dönemde Japonya’dan gelen haberlere bakılırsa, aynı zamanda ülkenin yalnızlar başkenti Tokyo. Evlerine çekilen güruhla birlikte Tokyo’nun karanlıkta kalan yüzü de ortaya çıkıyor.



“İstersen her yer, her şey kitap!”

“İstersen her yer, her şey kitap!” Böyle diyor Antikçağ. Artık kullanmaya epey alıştığımız bir nesne olarak kağıdın, hatta usul usul aktığı dijital ortamın dışında kitap, birçok malzemeyle yapılıyordu: taş, keten, hayvan derisi... Hatta ahşap ve bugünkü yordamından farklı biçimde ağaç kabuğuyla bile. Dağda ve çölde ne varsa.



BaşkaDünyalar // Kanun dışı sanatların bir dalı olarak büyü

Taş Kavşak, babasının kim olduğunu bilmeyen, annesinin gizemli ölümünde kimlerin rol oynadığını bulmak isteyen, çocukken kendisini içinde bulduğu AMO (Büyücüler ve Kanun Kaçakları Birliği) adlı tuhaf bir derneğin çevresinde yetiştirilen, en sonunda kendisine verilen imkansız görevi yerine getirmek amacıyla gerçek dünyadan çıkıp fantastik bir boyuta nasıl adım atacağını öğrenen Daniel’ı



Normal İnsanlar, Kuzey Tekinoğlu Ve Yalnız Bir Cimri

Connell fakir bir genç. Üstelik annesi hoşlandığı kadının, Marianne’in evinde çalışıyor. Connell’ın Marianne’le ilişkisi, Connell’ın kendi kendine koyduğu yasaklarla sınırlandırılmış durumda; çünkü Connell,–Y kuşağının asla izlemediği– olasılıkla ailesinin evinde rastladığı, soap-opera’lardan gördüğü kahramanlardan öğrendiklerini tekrarlıyor.



“Yetişkinler için Kafkaesk bir peri masalı”

Belirsiz bir zaman, bilinmeyen bir ülke, anlamsız bir savaş, tekinsiz bir şato, yozlaşmış soylular, yoksul köylüler ve bütün bunların arasında kendi yolunu çizmeye çalışan naif bir genç... İşte böyle bir atmosferde geçiyor Kâhya ve Klara’nın hikayesi. Sürükleyici, eğlenceli, bir türe dahil etmenin zor olduğu, tuhaf bir roman.



ÇizgiRoman // Çantada bir çift el ve arşivde bir boşluk

M.K. Perker’in L-Manyak’taki dizisi "Uykusuz", Amerika’da Dark House tarafından Insomnia Cafe adıyla 2009 yılında yayımlandı, şimdi aynı adla Karakarga yayınları tarafından Türkçeleştirildi.



Bir vicdan muhasebesi

Olayları başka biçimde ele alabilen, “herkes gibi olmayan”, “önyargısız ve daha adil” insanlarla tanışmak, iç dünyamızda yeni tartışmalar başlatmaktan öte bir işe yaramamış olabilir mi acaba?



“Yazmamayı tercih eden” Herman Melville

Herman Melville denince akla ilk gelen Moby Dick olmasına rağmen, dile gelen ilk söz: “Yapmamayı tercih ederim”dir. Edebiyat tarihinin bu en ünlü yanıtı, onu söyleyen Kâtip Bartleby’yi de aşıp adeta Herman Melville’in şahsında vücut bulmuştur.



Tuhaf bir yazar

Hasan Ali Toptaş, yaşayan Türkçe edebiyattaki ifade gücü en yüksek, duyuşu en ince kalemlerinden biri. Fakat onu edebiyat geleneğimizde müstakil bir yere konumlandıran yalnız bu duyuş ve ifade gücü değil, şahsi dehasını postmodern estetiğin başat unsurlarıyla bir potada eritme ve buradan özgün bir ses türetme becerisidir. Postmodern estetiği uzun uzadıya anlatmaya vaktimiz müsait değil.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.