Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
“‘Bu öykü müthiş,’ dedi abim. ‘İnsanın aklını başından alıyor. Fazla kopyan var mı?’ Olduğunu söyledim. Bana abisi-küçük-kardeşiyle-gurur-duyuyor gülümsemesiyle baktıktan sonra yere eğilip elindeki sayfayla köpeğin kakasını aldı ve çöp bidonuna attı.
//php print_r ($fields); ?>
Bütün Mehmet Güreli’ler aynı kişi mi, bir kişilik bölünmesi mi söz konusu olan yoksa birçok kişiliğin aynı bedende toplanmasından mı söz ediyoruz, bilmiyorum.
//php print_r ($fields); ?>
'Dostlarım bana her zaman Vlad der.' Carlos Fuentes ile Kaygı Veren Dostluklar.
//php print_r ($fields); ?>
Kimileri yaz aylarını kitapla bir vicdan sorunu haline getirir ve bütün bir yılın günahını üstünden atarmışçasına okumaya başlar; çünkü zaten alışılagelmiş bir şeydir ‘boş vakitlerinde kitap okumak’. Kimse boş vakitlerinde çalışmaz, sevişmez, öğrenmez; boş vakitler, sanata ayrılmasıyla stratejik önem taşır nedense.
//php print_r ($fields); ?>
Sevgilinize nasıl çıkma teklifi yapardınız? "Bu akşam seninle Allahu Ekber Dağlarına çıkalım mı?" Ya aynı sevgiliye iltifat etmek isteseydiniz şu cümleler aklınıza gelir miydi? "Reyhan sen dünyadaki bütün eczanelerden alınabilecek en şifalı kapsül, en tatlı tablet en kıvamlı şurupsun." Peki şöyle bir sessizlik tarifi nasıl olur?
//php print_r ($fields); ?>
Akademik camiada son yıllarda bir bilişsel psikoloji furyasıdır gidiyor. Psikolojinin çeperlerini aşıp bilgisayarların dilini de kapsayan, adı bilişsel bilime evrilen, hem organik hem de dijital zihinlerin çalışma ilkelerini anlama şiarıyla yola çıkan bu taze dalın disiplinlerarası işlerde kullanılmasına çoktandır aşinayız.
//php print_r ($fields); ?>
Bir okur olmaya uğraşırken Mario Vargas Llosa'nın kısa süren siyaset yaşamından hep memnuniyet duydum. Yayımlanan her romanını, ağzından çıkan her lafı ve giriştiği pek çok eylemi büyük bir dikkatle takip ettim. Ne mutlu ki Llosa bunların hiçbirinde beni hayal kırıklığına uğratmadı.
//php print_r ($fields); ?>
Halil Cibran’ın ‘Kâfir Halil’ adlı uzun öyküsü, Ekim 2009’da, Yaba Sahaf Cep Kitapları tarafından yayımlandı.
//php print_r ($fields); ?>
Feridun Zaimoğlu altmışlı yıllarda Almanya’ya çalışmak için giden ailelerden birinin oğlu. 1965 yılında annesinin kucağında Münih’e vardığında henüz beş aylıktı. Evde sadece Türkçe konuşuluyor, Türkiye anlatılıyordu. Okula başladığında neredeyse tek kelime Almanca bilmiyordu. Ama öğrenmek zorundaydı. Çünkü öğrenmezse öğretmeni onu sınıftan atacağını söylemişti. O da öğrendi.
//php print_r ($fields); ?>
Bir mekanı şekillendiren şey onun içine giren varlığın mıdır? Tesadüfen bir yerde bulunmakla, tesadüfün de bir sorumluluğa dönüştüğünü kabullenmekle yüzleşmek, aslında hayatın yeryüzünü tamamen ele geçirdiğini çok evvelden bilmekle bir ilgisi olabilir mi? Bunca kalabalıkta toplam kaç ömür bir insan edecektir?