Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Gezi, ülkedeki taşları yerinden oynatan geniş çaplı bir toplumsal hareket olarak, uzun süre herkesten ve her şeyden rol çaldı.
//php print_r ($fields); ?>
Bir devrimi nasıl ayırt ederiz? Efendilerin köle, kölelerin efendi olacağı sıradan bir tersyüz etme hareketi, bir muhafız değişikliği mi? Yoksa büyüsünden arındırılmış bir dünyayı yeniden büyüleyecek kolektif bir düşün aktüaliteye ulaştığı kestirilemez bir atılım mıdır söz konusu olan?
//php print_r ($fields); ?>
Yazdığı romanlarla kararttığı, soğuttuğu uçsuz bucaksız bir denizde, teker teker bize doğru geliyorlar: Üzerlerinde ait oldukları ana geminin adını taşıyan ufak kayıklar, Philip Roth'un son dönem kitapları.
//php print_r ($fields); ?>
Bugün roman, öykü yayımlayan ve onun kitaplarını okuyarak yetişen yazarlar kuşağı; Salman Rüşdi'ye dil felsefesi ve retoriğe yönelik angajmanlar gibi olumlu özellikler kadar, popüler kültürle fazla yakın bir sevecenlik ilişkisi gibi daha az olumlu alışkanlıkları da borçlu.
//php print_r ($fields); ?>
Bir sabah uyandığınızda kıyametle karşılaşabilirsiniz; bu curcuna dinsel kaynaklı da olabilir, tamamen astrolojik yahut çevreci nedenlerle de. Şaşırmamak gerek: İnsanın bulunduğu her yerde, her zamanda kıyamet bir lanetten çok neticedir. Düşüncenin kıyametle akrabalığı etin sinirle dostluğu kadardır çünkü. Şiddet yaratıldığı, akla uygun hale getirildiği derecede katlanılırdır.
//php print_r ($fields); ?>
İlk, orta, lise, üniversite eğitim hayatımızın kaçınılmaz bir parçasıdır tarih. Zaten Türk olanın, Türkiye’de yaşayanın öyle ya da böyle tarih bahsi, tarih bilinci ya da tarih tartışması içermeyen bir hayatı olabilir mi?
//php print_r ($fields); ?>
“Unutma ki sen bir İngiliz’sin, böylece hayat piyangosunda büyük ödülü sen kazandın.” Bu inci Cecil Rhodes’a ait. İlk ve orjinal emperyalist, sömürgeci, ırkçı kapitalist. Biraz da narsist. İnanmış ki, dünyanın ne kadar çoğu üstün İngiliz hegemonyası altında olursa, insanlık adına o kadar faydalı olacak.
//php print_r ($fields); ?>
17. yüzyılda yayımlanan ve kendinden önceki iki bin yılda melankoliye nasıl bakıldığını anlatan bir kitap düşünün. Bu kitap bir roman değil, bir şiir, bir hikaye hiç değil.
//php print_r ($fields); ?>
Senai Demirci’nin Öldüğüm Gün isimli kitabını elimize aldığımızda, eserin öznesi 'ölüm' olduğundan, ister istemez yoğun edebi ve felsefi ümitlere kapılıyoruz.
//php print_r ($fields); ?>
12 Eylül hapishanelerinden tünel kazarak kaçmak! Dönemi kıyısından köşesinden de olsa bir nebze bilenler için düşünülmesi, hayal edilmesi bile olanaksız, “hadi canım sen de!” denilecek, gülünüp geçilecek bir proje. Çok sıkı güvenlik önlemleri, günün her saatine yayılan, işkencehaneyi ayrı bir yer olmaktan çıkarıp hapishanelerin tümüne, koğuşlara yayan akıl almaz bir baskı sistemi...