Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Filler neyi unutmaz bilir misiniz? En çok neyin acısını yaşar? Nasıl bir anne, nasıl bir aile bireyidir? Acı çeker mi? Ölümü anlar, yas tutarlar mı? Soruların hepsini, öznenin yerine “insan”ı koyarak sorabilmek mümkün ve aslında fillerden anlıyorsanız, şaşırtıcı da değil.
//php print_r ($fields); ?>
İnsanın mizacında yaşadığı coğrafyanın da belirleyici olduğunu söylerler. Gerçekten de, yaşadığınız coğrafya, dayattığı gerçeklikler ve zorluklarla sizi adeta yoğurup yeniden şekillendirir ve başlangıçtakinden farklı bir hale getirir.
//php print_r ($fields); ?>
Norveç edebiyatının yükselişe geçtiği bir döneme tanıklık ediyoruz. Özellikle Karl Ove Knausgaard’un Kavgam serisi, edebiyat alanında sansasyon yaratırken, kısa sürede dünya çapında bir fenomene dönüştü. Ardından Norveçli diğer yazarlar da tanınmaya, görünürlükleri artmaya başladı.
//php print_r ($fields); ?>
Pencerenin dışında sonbahar rüzgârı hüznünü fısıldıyor. Moskova’da yağmur, kirli camların üzerinden şerit şerit akıyor. Paravandan odanın içerisinde gölgeler oynaşıyor. Yoldaş, sade vatandaş Maksudov kabullenilmiş bir isyan içerisinde; masanın üzerindeki eski püskü, yoksulluğunu aydınlatan tozlu lambanın altında romanını yazıyor: ucuz bir mürekkep hokkası, birkaç kitap ve gazete...
//php print_r ($fields); ?>
1956 ve Küçük Adam, ünlü Macar yazar Spiró György’nin dilimize kazandırılan ilk yapıtı olduğu için, öncelkile, yazardan kısaca bahsetmekte yarar var sanırım. 1946 yılında Budapeşte’de dünyaya gelen György, Eötvös Loránd Üniversitesi’nde (ELTE) Macar ve Slav dilleri bölümünde okudu, gazetecilik ve sosyoloji üzerine çalışmalar yaptı.
//php print_r ($fields); ?>
Modernizmle ilişkisi dışsal olanların, kendi dinamikleriyle yolları çakışmayanların ya da geç çakışanların onunla olan macerası da kaçınılmaz olarak çalkantılıdır. 21. yüzyılın ilk çeyreğinin ortasında hâlâ her biri diğerinden farklı kavramlar olan modernizm, modernite ve modernleşmeyi birbirine karıştıran entelektüellerin olduğu bir düşünsel iklimde yaşıyor olmamız da bunu kanıtlamaz mı?
//php print_r ($fields); ?>
Neil Gaiman, global dünyanın çoksatar yazarlarından biri. Epik dile olan hâkimiyeti, hikaye evreni kurabilme ustalığı, aktüelle mesafesi ve ölçülü muhalifliğiyle de uzun yıllar popülerliğini koruyacak, öyle anlaşılıyor. Genç kalabilen veya genç okura hikayeler anlatabilen bir yazar. Fantastik edebiyatın içinde kalarak korku türünün popüler referanslarını kullanıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Yapıtlarının temaları, üslupları ve yöntemleri söz konusu olduğunda Franz Kafka'nın 19. yüzyılın en büyük İngiliz romancısına ne kadar çok şey borçlu olduğundan ve bu büyük 'tereke'yi nasıl Kıta Avrupası edebiyatında yaşattığından sıklıkla bahsederiz, ama bugün modern romanın en sevilen figürlerinden birinin, Dostoyevski'nin Charles Dickens'la kardeşliği büyük oranda göz ardı edilir.
//php print_r ($fields); ?>
160. Kilometre genç şair arkadaşların kurduğu ve kurulurken “her türlü yenilikçi deneyime açık bir zemin olmayı hedeflediğini” açıklayan bir yayınevi. Kitap basmaya başlayalı beş yıl kadar oldu. 1989 doğumlu genç bir şair olan Mete Ercis’in Sessizliğinde Babil adlı şiir kitabı yayınevinin 45. şiir kitabı.
//php print_r ($fields); ?>
Elias Canetti ülkemizde neden büyük ve önemli olduğu pek tartışılmadan büyük ve önemli ilan edilen yazarlardan birisi. Elbette bu yakıştırmada Nobel Edebiyat Ödülü’nün payı vardır ama kimi zaman pek sınır tanımayan Batı hayranlığımızın da payı olabilir mi diye düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.