Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



Hepimizin kuytuları var

Yalçın Tosun’un öykülerinde sürekli karşımıza çıkan, belli başlı temalar var: Çocukluk, aile ve cinsellik. Tosun, bazen kendisini bazen de karşısındakini anlatırken ilişkilerin tıkanışını resmedip bu üç temaya yöneliyor - ki aslında onlar, hepimizin hayatının bir şekilde en sıkıntılı noktaları. Fark ediyoruz ya da etmiyoruz ama durum bu.



Çiftedikişli ve hristoteyelli

Salâh Birsel Türkçenin en ilginç, en özgün üslupçularından biri. Birkaç cümlesini okuyunca bile, “işte Salâh Birsel,” diye tanıyabileceğimiz bir sesi var.



Tersine akan bir nehir

“Dans edeceğim. Her bir notayı hatırlayacak, bedenimi ritme uyarak hareket ettireceğim; çünkü kendime kim olduğumu hatırlatmanın en iyi yolu bu; özgür bir kadınım ben!” (s. 88)



Nobel sürprizleri

Bu yazının yazıldığı sırada, Nobel Edebiyat Ödülü’nün tam olarak hangi tarihte açıklanacağı bile belirlenmemişti. Ancak bahis sitelerinde isimler sıralanmaya başlamıştı. Birçok kaynağa göre bu yılın (da) favorisi Japon yazar Haruki Murakami. Murakami’yi Kenyalı yazar Ngugi Wa Thiong’o ve Amerikalı yazar Philip Roth takip ediyor.



Sevimli ve hüzünlü bir okuma süreci

Eduard Saxberger Viyana’da memur olarak çalışan yaşlı bir beyefendidir. Güzel bir kış günü mesai saatinin bitiminden sonra evine döndüğünde hizmetçisi kendisini genç bir adamın beklediğini söyler. Neredeyse hiç ziyaretçisi olmayan beyefendi şaşırır. Kendisini yazar olarak tanıtan genç adam, arkadaşları ile birlikte uzun süredir kendisi ile tanışmak için büyük bir arzu duyduklarını ifade eder.



Vonnegut iyi insanı ararken

Kurt Vonnegut, hep bildiği yoldan gitti; “bildiğini yazdı.” Bunu yaparken de metinlerinden ironiyi hiç eksik etmedi. Zaten büyük acıların ortasında kalan kalemi sağlam yazarların, ironinin âlâsını yapma hakkı hep saklı. Vonnegut, eserlerinde o hakkı sonuna dek kullandı. İroniyle beraber yürüyen mizah, onun perdeye değil de, perde gerisindekilere yoğunlaşma huyuyla birleşince ortaya, 20.



Hain kim, kahraman kim?

Türker Armaner’in edebiyat hayatı Kıyısız (1997), Taş Hücre (2000) ve Dalgakıran (2003) adlı öykü kitapları ile başlamıştı. İlk romanı Tahta Saplı Bıçak’ı ise 2007 yılında yayımladı. Sonra, yazmayı bıraktığını düşündürecek kadar uzun bir sessizlik dönemine girdi Armaner...



BaşkaDünyalar // Rüya geçidi

Geçtiğimiz yıllarda kaleme aldığı Giddar ve Beşlerin Çağı adlı fantastik kurgu kitaplarıyla tanınan Erbuğ Kaya’nın yeni romanı <



Kabil'de dans, Paris'te ölüm

İlkokulda hepimize ilk öğretilen şeylerden biridir: Türkiye Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görmektedir. Bu sayede bir yanıyla Avrupa’ya eklemlenmeye çalışan Türkiye diğer yandan bir türlü Ortadoğulu damarından kurtulamaz. Bu yüzden bir Türkiyelinin Ortadoğu’yu görüşüyle, bir Avrupalının Ortadoğu’yu görüşü arasında bariz farklar vardır.

 



Bir gece vakti

Nobel Edebiyat Ödülü’nün en güçlü adayları arasında sayılan Haruki Murakami, hiç kuşkusuz, Japonya’nın yaşayan en önemli ve en ünlü yazarı. Dünyanın hemen her köşesinde, –onlarca dilde– milyonlarca okuyucuyla buluşuyor. Türkiye’de de seviliyor Murakami romanları. 2004 yılından bu yana hemen her yıl yeni bir Murakami çevirisi mutlaka yayımlandı.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.