Eleştiri Arşivi
Eleştiri
//php print_r ($fields); ?>
"Biz kendimizi, kendi köyümüz dışındaki her yerde rahat sayan huzursuz insanlarız.” Cesare Pavese.
//php print_r ($fields); ?>
Ben hizmetçilerle büyümedim ama hizmetçilerle büyüyen akrabalarla büyüdüm. Sıklıkla gittiğim bir evin sahiplerinin iki şoförü, bir aşçısı, üç temizlikçisi vardı; daha büyük evler, daha zengin ev sahipleri, daha geniş hizmetçi kadroları gördüm.
//php print_r ($fields); ?>
Ankara’da Öykü Günleri’nin ilki yapılıyordu. Özcan Karabulut’un öncülüğünde düzenlenen Öykü Günleri, o günlerde önce öykü ve öykücüler, sonra tüm edebiyat dünyamız için bulunmaz nimet olmuştu. Ki, o güne dek edebiyat dergilerinde bile tek tük yayınlanırdı öykü; yazılmadığından, okunmadığından mı? Sanmıyorum. Öykü Günleri, öykücülüğümüze büyük hareket getirmişti.
//php print_r ($fields); ?>
Ey otobiyografik benlik, romanların içine sızıp kontrolü ele geçiren sinsi varlık formu, kendinden nefret eden narsist, mutsuz dilli organizma, beni rahatsız ediyorsun. Romanın –ki roman tanımını da bir gün seninle tartışmak isterim- kapağını cümle ortasında kapattığımda bile sesin kesilmiyor. Monoloğun başa sarıyor, benim monoloğum oluyor. Nasıl beceriyorsun bunu?
//php print_r ($fields); ?>
Oylum Yılmaz’ı şimdiye kadar çeşitli dergi ve gazetelerde incelikle ve beceriyle kaleme aldığı düzinelerce eleştiri ve inceleme yazılarından tanıdık. Hâl böyle olunca, yazın sanatıyla yoğrulmuş bir yaşamın nihayetinde bu sanatın kalbine hücum etme niyetiyle denize açılması, bizi yazarın ilk eseri olan Cadı'yla başbaşa bırakıyor.
//php print_r ($fields); ?>
Bir zamandır bir tuhaf halden muzdaribim. Sanki bağışıklık sistemimin bir türlü üstesinden gelemediği bir mikrobun ara ara yatışıp sonra nedensiz atak yapması gibi bir şey bu.
//php print_r ($fields); ?>
Bir fanusta karar verecek kadar olgunlaştırılmış, ama dışarıdan hiçbir dayatmayı ezberine almamış bir beyin ürettiğinizi düşünün. Hiç kirlenmemiş, gazete manşetlerine, dayatılmış ahlak kurallarına, toplumsal korkulara maruz kalmamış bu gencecik beyni alın ve ona dünyayı gösterin.
//php print_r ($fields); ?>
Ben bir klasik müzik konseri sahnesinin bir rock festivali sahnesinden farklı düzenlenmeyeceği günleri tasavvur ederek yazıyorum; ışıkların, barkovizyonun desteklediği bir atmosfer. Çünkü uzaya gitme çabasının da aslında derinlerden su yüzüne çıkma uğraşı olduğunu biliyorum; havanın da başka bir deniz olduğunu görmüş bulunuyorum epeydir. Havanın dışına çıkarsak nefes alabileceğiz.
//php print_r ($fields); ?>
Cüneyt Ülsever, gazete yazarlığının yanı sıra farklı tür ve konularda kalem oynatan bir yazar. Kendini liberal olarak tanımlıyor.
//php print_r ($fields); ?>
depremden birkaç gün sonra erciş’te yetmişlerinde bir adam tanıdım. sağanak yağmurun altında, bir ateşin başında oturmuş kafasına bir seccade örtmüştü. gidecek, kalacak yeri yoktu, sokakta yaşıyordu, evini ve bütün yakınlarını depremde kaybetmişti. düşündüm, inançları izin verse intihar eder mi?