Şahane Bir Kitap Arşivi
Şahane Bir Kitap
//php print_r ($fields); ?>
Remzi Ünal, yedi yıllık ayrılıktan “Yenik ve Yalnız” olarak döndüğünde de söylemiştim, Celil Oker’in gönlümüzdeki yeri ayrıdır, zira o Türk polisiyesinin önünü açan, polisiyenin yanına edebiyatı koyduran isimdir diye.
//php print_r ($fields); ?>
Siz hiçbir yerinizi kestiniz mi? Öyle kazara falan değil; bilerek ve isteyerek, belki çok da acıtmayan küçücük bir kesik açtınız mı bedeninizde. Ya da sadece böyle bir şey yapmayı içinizden geçirdiniz mi? Bedenini kesmek bir tür akıl hastalığıdır, sapkınlıktır dediğinizi duyar gibiyim, peki kesikleri geçeyim, ya dövme veya piercing? Birden fazla kulak deldirme işlemi?
//php print_r ($fields); ?>
Salahaddin Enis, 20. yüzyılın ilk yarısında yaşayıp eserler vermiş ve unutulmuş natüralist romancılarımızdan. Onun için unutturulmuş demek belki daha doğru.
//php print_r ($fields); ?>
Onun için Independent, “21. Yüzyılın Tolkien’i” demiş, Time dergisi ise “Amerika’nın Tolkien”i… Öyle mi peki? Bu tür tanımlamalar her zaman kaba ve yanlış olur kanımca. George R.R.Martin, epik fantastik türünün en iyi örneklerinden birini veriyor kuşkusuz “Taht Oyunları” ile.
//php print_r ($fields); ?>
David Seling, onun içinde yaşayan, süngersi yuvasında pusuya yatmış, masum fanileri gözetleyip duran bir yaratık var. Sinsi, hastalıklı bir canavar ve en fenası ölmek üzere, Seling’in kendisinden bile daha hızlı bir şekilde ölmekte… Oysa Seling’in doğumundan beri içinde yaşıyor o, Seling’i bir ucubeye çeviriyor. Daha doğrusu bir ‘telepat’a.
//php print_r ($fields); ?>
Beyazların Amerika kıtasını yeni yeni ele geçirmeye başladığı, kıtada yaşayan hemen herkese yeni yeni Amerikalı dendiği zamanlarda; tılsımların ve büyülerin, şifa gücünün ve şifacıların yaşadığı; toprağın, suyun, ateşin ve havanın gücünün bilinip kullanıldığı, cadılığın ve kahinliğin henüz tedavülden kalkmadığı, ağaçların insanlara anlatacak hikayelerinin olduğu yıllarda geçiyor hikayemiz…
//php print_r ($fields); ?>
“Diyelim ki hakikat bir dişidir”, diye başlar Nietzcsche “İyinin ve Kötünün Ötesine”ye. Lazzaro ise dört adet dişi arasında karar vermeye çalışırken iyiliği ve kötülüğü kurcalamaktadır zaten. Etrafında son derece fantastik gibi duran bu birbirinden güzel dört dişinin alamet-i farikası bu olsa gerektir; hakikati işaret etmek...
//php print_r ($fields); ?>
Zaman çarkı döner ve çağlar geçer… Olmuş olan, olacak olan ve olmakta olan gölgeyle mücadelesine hep devam eder.
//php print_r ($fields); ?>
Ot, adı üstünde, bir yanıyla etçil yeme alışkanlıklarına sahip avcı-göçebe geleneklerine bağlı toplumumuz için son derece tatsız tuzsuz bir şey demek.
//php print_r ($fields); ?>
C. G. Jung, psikanalizin babası olma yolunda yürüdüğü sıralarda bir rüya görür; rüyasında bir yalıçapkını vardır. Onun yaşadığı yerde nadir görünen bir kuş türüdür bu. Uyandıktan hemen sonra çıktığı yürüyüşte ayaklarının dibinde bulduğu ölü yalıçapkını her ne kadar bir tesadüften ibaret gibi gözükse de dünya tarihine “senkronite” kavramı olarak geçecektir.