Dosya Arşivi
Dosya // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Tatil. Yerleşik hayatımızın, gündemimizin hırgüründen uzaklaştığımız, paranteze aldığımız zaman. Ekseriyetle yaza tekabül ediyor, ama alışılmış olanın dışında da yaratılmış olanları var. Okurlar için tatil fark etmiyor aslında, meraklarını hiç azaltmadan faaliyetlerine devam ediyorlar.
//php print_r ($fields); ?>
Her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar özgün gerekçeleri vardır şüphesiz. Yola bu bilinçle, SabitFikir okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlatmak için çıktık. Öyleyse soruyoruz: Siz Jane Austen'ı niçin okuyorsunuz?
//php print_r ($fields); ?>
Neredeyse göz kapaklarımı açmak için bile zorlandığım, sıcağın ortalığı kavurduğu, miskin bir ağustos ikindisinde, kelebeğin -söz konusu yeni kitaplar olduğunda asla kaybetmediği bir enerjiyle- beni çağıran sesiyle kendimi güçlükle toparladım. “Bu Freud’un hayatını ince ince deşmekten de bıkmadılar. Bak şimdi de baldızıyla yıllarca yasak ilişki yaşadığına dair bir kitap yayınlanmış.
//php print_r ($fields); ?>
Thomas Allen, kağıtları keserek kitapları hayata döndürüyor. Eski kitap sayfalarını keserek renkli, canlı figürler yaratan sanatçının eserleri kurnaz bir mizah içeriyor. Kesilmiş kitap sayfalarından yapılan bu eserler görülmeye değer!
//php print_r ($fields); ?>
İyi hatırlıyorum, Patti Smith’in 1999’daki İstanbul konserinde önümde iki kız oturuyordu. 14 -15 yaşlarındaydılar. Sahnede Patti Smith enfes bestelerini çalıp çok iyi bir performans gösterirken, ikisi bir türlü yerlerinden kalkamıyor, heyecanlanamıyor, “coşamıyorlardı.” Bunun farkına vardım, çünkü Because The Night başlayınca birden durum değişiverdi.
//php print_r ($fields); ?>
Mükemmel kadın ya da erkek tasviri kişiden kişiye göre değişir elbet. Peki ya yazar erkekler "mükemmel kadın"larını nasıl anlatırlar? Bazen romanlarında, satır aralarında rastlarız onlara, bazen de söyleşilerinde bahsederler hayallerindeki kadından. Bakalım bu 10 yazar, o kadını nasıl anlatmışlar?
//php print_r ($fields); ?>
Bizim başımıza gelen her şey, edebiyatımızın da başına gelmiştir. Bizim başımıza en fazla gelen şey askeri darbe olduğuna göre, Türkçe edebiyatta darbe edebiyatı diye bir tür oluşturacak kadar çok eser bulunması şaşırtıcı değil. 60'lar, 70'ler, 80'lerde, edebiyatta bir siyasal tavır mecburiyeti ve tutsaklığı var. Meselesi bu olmayan roman değersiz bulunmuş.
//php print_r ($fields); ?>
Ankara'nın memur şehri hüviyetinden yazlıkçı şehri hüviyetine trans olduğu bir yabancı ağustos. Yabancı ağustosun aksine Ankaralılar transedebiyata oldukça aşikar ve bu edebi dönüşümün ülkemizde de hızlanması konusunda hayli talepkar. Mürekkebin nem tutuğu bozkırdan 'başka bir edebiyat mümkün' sesleri.
//php print_r ($fields); ?>
Edebiyat ile sinema birlikteliğinin güçlü örnekler verebileceğine çok tanıklık ettik. Kimi zaman da edebiyatın gücüne erişemeyen bir filmin yarattığı hayalkırıklığına... Sinema tarihi boyunca yönetmenlerin en güvenilir sığınaklarından biri edebiyat oldu hiç kuşkusuz.
//php print_r ($fields); ?>
Bir pazarlama yöntemi olarak, parfümlere popüler simaların isimlerini vermek kadar, yazarların ya da tiyatro, roman, öykü veya opera karakterlerinin adlarını vermek de Avrupa'da epey yaygın. Türkiye'de de bunun örneği yok değil. Mesela 1920'lerde piyasaya Çalıkuşu parfümü sürülmüştü. Kutusu kitap şeklindeki bu parfümün içinde romandan bir alıntı da yer alıyordu: