Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

Eleştiri // En çok okunanlar



İnce işleri görev bilen bir yazar

Eğer dünyaya gelişimizin bir amacı bulunsaydı, bence bu mutlaka kendimizi tanımak olurdu; yüreğimizde uyanan her duyguyu şefkatle kabullenmek ve belki de en önemlisi, yüreğimizin gerçek kapasitesini gerçekleştirerek neşeyle kanatlanabileceği bir hayat yaşamak...



Adını unutmadığımız tek şey mutsuzluk…

Yerin üstünde, güneşin her sabah inatla doğduğu ve ortalığı ışığa boğarak gecenin hayaletlerini gün boyunca saklandıkları yerlere kovaladığı topraklarda, yüzeyde yani, hayat diye ikna olduğumuz bir gerçeklik var. “Normal” kabul edilmiş, insani ve bir o kadar dünyevi faaliyetlerimizi yürüttüğümüz bu realite, kendimizi ömrümüz yettiğince oyaladığımız geçici, gündelik bir şey.



Berger'ı okursan bitmez

Bir zamanlar Roll dergisi vardı. Çıktığından kısa bir süre sonra anladık ki meğer hayatımızda koca bir müzik dergisi boşluğu varmış. Kapandığında ise artık bu boşluğu daha iyi tanıyorduk ve dedik ki: “Yine mi sen?”

 



Dişi bir zaman birimi olarak bahar

Tek kollu bir resim öğretmeni sürekli aynı kadının portresini yapıyor. Kadın, koynuna yolladığı genç kızın bedeni üzerinden, uzaktan birleşiyor tek kollu resim öğretmeniyle. Kadının ölü nişanlısı, başka erkeklerin hayatında yaşamaya devam ediyor. Bir genç kız, öğretmenleri hakkında yalan aşk mektupları yazıyor ve onları kayalıklara saklıyor. Erkeklerle kızların arasına bisikletler giriyor.



Şüpheli asker ölümlerinin hikaye hali

Asker Sevag’ın acı hikayesini hatırlarsınız. Bundan iki yıl önce çok manidar bir tarihte,  Ermeni soykırımının yıl dönümü olan 24 Nisan’da "kazara ölmüştü".



Bu bir cadı oyunu değil

Naomi Alderman'ın Güç romanı, olaylarını dört karakter üzerinden kuruyor: Londralı bir suç baronunun kızı olan Roxy, gazetecilik öğrencisi Tunde, yerel bölgede bir siyasetçi olan Margot ve Güney Amerika'dan Allie.



Geçmişin katliamlarını değil, müziğini istiyoruz

Doctorow'un 1975 tarihli romanı Ragtime, Amerikan edebiyatının tatlı esintisini, Tomris Uyar'ın çevirisinin de etkisiyle gıdıklayan, hafifleten ama zaman zaman da ürperten duygusunu okura hissettiriyor.

 



Yalanlar ve Maskeler

Tahsin Yücel’in her kitabı, bir uyarı niteliğindedir. Dikkat edilirse, Haney Yaşamalı’dan beri böyledir bu. Okuruna gösterdiği/anlattığı küçüklü büyüklü yüzlerce kurmaca kişi arasında, bu uyarıyı bize taşımayan var mıdır? Yine, belki de bu yüzden, sinir bozucu bir yazardır Tahsin Yücel. Elbette, iletisini okurun bir defada kavrayabileceği bir biçimde koymaz ortaya.



Güzel ile Kötü'nün gergin birlikteliği

Edebiyat, artık güzel söz söyleme sanatı değildir. Böyle bir dünyada, bu koşullarda güzel söz söyleme sanatı yapmak, özetle, uydurmak, yalan söylemek, hatta masal anlatmak ve o masalın sonunda bir ders vermek mecburiyeti, başka bir otorite kurma eğilimi taşımayı şartlandırır. Bu otorite, estetiği kendi çıkarları doğrultusunda popülerleştirip ticaret ağına sokar sonuçta.



Yüksek çözünürlüklü, Borgesyen öyküler

Jorge Luis Borges, baba tarafından kalıtsal körlüğün zamanla gözlerine yerleşeceğini hep bildi. Körlükte bir arınma buldu. Etrafındaki görsel uyaranlar ortadan kalktı. Etraf bile ortadan kalktı. Geriye sadece zaman kaldı.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.