Eleştiri Arşivi
Eleştiri // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Nihad Sîris, Suriyeli muhalif bir yazar. Onun muhalifliği kendisi olmaktan geçen bir seçimin tezahürü aslında. Sözün yarattığı etkiyi, ahengi kendi sessizliği içinde düşünmeyi, tasavvur etmeyi önemseyen diğer kalemdaşları gibi, düşüncelerinin özgürlüğünü yitirmemek için sürgüne çıkmış bir yazar aynı zamanda.
//php print_r ($fields); ?>
Şilili yazar Bolaño’nun ünlü kısa romanı Tılsım Türkçede henüz yayımlanmışken, onu Guatemalalı ödüllü yazar Rodrigo Rey Rosa’nın Sağırlar romanı takip etti. Eskiden İspanyolcadan çevrilmiş sınırlı sayıda eserle karşılaşırken, son yıllarda Türkçeye daha da fazla kan vermeye başladı Latin Amerika’nın damarları.
//php print_r ($fields); ?>
Nabokov cenneti tarif ederken, orada kayıp sevdiklerimizle kayıp eşyalarımızı bulacağımızı söyler. Arşivlenmeyen, saklanmayan, tasnif edilmeyen, kaybolan bütün eşyalarımızı, bütün mektupları ve üzeri karalanmış defter sayfalarını, küpe teklerini ve güneş gözlüklerini, şemsiyeleri ve fularları, fotoğrafları ve eldivenleri...
//php print_r ($fields); ?>
Metroda uzun zamandır görmediğiniz bir dostunuzla karşılaştınız, kıyafetleri, yüz hatları ve ayakta dikilirkenki duruşu ne kadar da değişmiş, şaşırdınız: yıllardır bir ofiste, üzeri dosya dağlarıyla örtülü bir masanın arkasında yarı kısık gözleriyle bir köstebek gibi çalışıyordu, canının sıkıldığını söylüyordu bazen ama iş hayatı böyledir, akşamları kendisini eğlendirecek şeyleri bulmaya hâlâ g
//php print_r ($fields); ?>
Yirminci yüzyılın son çeyreğinden beridir genç olmak ve biteviye eğitim arasında bariz bir ilişki var. Anne babaları gibi olmaktan korkan, yetişkinlik gözlerinde büyüyen, hayata atılmak heyecanını içlerinde bulamayan, girişimcilik, köşeyi dönmek gibi 80 sonrası liberal mottolarını ayrıca itici bulan o kadar çok genç var ki.
//php print_r ($fields); ?>
Yazıya bir anekdotla başlayacağım. Fen edebiyat fakültesinin İngiliz dili ve edebiyatı anabilim dalında öğrenim görürken, bölümden Şırnaklı bir dostum vardı. Bir bahar günü kampüsün çimleri üzerinde uzanıp birlikte keyif çatarken, elinde Fawaz Husên’in Amidabad kitabını görünce kafama dank etmişti.
//php print_r ($fields); ?>
“Kitap”ı anlatan bir kitap. Şimdiye kadar birçok kitap “tasarlamış” ama ilk kez bir kitap “yazan” Melike Taşçıoğlu’nun... Bir grafik tasarımcı olarak “kitap hakkında bir kitap” kaleme alıyor. Var oluş hikayesinden dönüşüm duraklarına, nesne olarak taşıdığı değerden bugün yeniden tanımlanma gereksinimine “kitap”ı yeniden okuyor ve “aktarıyor.”
//php print_r ($fields); ?>
George Orwell ile Yevgeni Zamyatin’in durumu, insanın aklına ister istemez ‘uzay kalemi hikayesi’ni getiriyor: "Amerika, astronotlarını uzaya göndermeye başladığı yıl
//php print_r ($fields); ?>
Komplo teorileri bir nevi inanç gibi, yazan için de, okuyan için de öyle... Sorgulamaya gelmez, aksi takdirde öyle derin boşluklar, öylesine bilinçli-bilinçsiz çarpıtmalarla karşılaşırsınız ki, çıkış yolu görünmez olur önünüzde.
//php print_r ($fields); ?>
Atilla Birkiye’nin edebiyatımızın konu ve izlek bakımından en istikrarlı yazarlarından biri olduğu kanısındayım; çünkü otuz yıl aşkın aşk’ı yazıyor.