Sabitfikir
Künye | Yazarlar | Giriş Yap


Eleştiri Arşivi

En çok okunanlar  

Eleştiri


Derman arardım derdime

Kafka’nın çığlığı gökkubede yankılanmaya devam ediyor. Gökkubbe soğukkanlılığından ödün vermese de,  modern zihnin ve onun türettiği dünyanın bunaltılı yazarlarının çığlıklarından oluşan o akordsuz koro  giderek genişliyor.


Çocukluğunu ararken

Japon bir ailenin çocuğu olarak -1954 yılında Japonya’nın Nagasaki şehrinde- dünyaya gelen Kazuo Ishiguro, günümüz İngiliz edebiyatının en önemli isimleri arasında sayılıyor. Pek çok dile çevrilen romanlarının yanı sıra kısa hikayeleri, senaryoları, senaryo ve romanlarından uyarlanan sinema filmleriyle, o dünya çapında tanınan bir yazar.


Kadınlığın görünmez acıları

Her gün yanından geçseniz bile ancak dokunduğunuzda sırrını veren şeyler vardır. Arabesk bir parçanın kanırtan acısı gibi değildir verilen bu sır; daha içten ve derinden olmasına rağmen hasıraltı edilen, çoğu zaman fark edilmeyen ya da fark edilemeyecek kadar sessiz yaşanan, kıyıda köşede kalmaya mahkum edilmiş hikayelerdir çoğunlukla.


Beynin karanlık tarafı

Ömer Türkeş, Fikret Topallı’nın Seri Katiller başlıklı inceleme kitabına yazdığı önsözde, geçmişteki ve bugünkü suçların doğasını karşılaştırıyor ve 1930’lu yıllarda cinayetlerin büyük bir kısmında tanıdık kişilerin kurban seçildiğine, 1980’lerdeyse faillerin çoğunluğunun kurbanlarına yabancı insanlar olduğuna değiniyordu.


Süleyman'ın şifreleri

Usulsüzlüğün "usul", kuralsızlığın "kural" ve yolsuzluğun "yol" olduğu bir yerde hangi bozukluğu neresinden tutup düzeltebilirsiniz ki? Ha buna kalkışanlar yok mu? Elbette var. Fakat onlar zamanımızın "delileri" ya da "düzene ayak uyduramayanları."

 


Çoruh'un ötesinden sıcak öyküler

Gaz lambasıyla aydınlanan yayla karanlıklarının kuşkusuz en heyecanlı tarafı, büyüklerimizden dinlediğimiz masallardı. Dağın iki yamacında birbirinden habersiz yaşayan akraba halklar olarak Hopa Hemşin’in “momi” dediği büyük ninelerin anlattığı hikayelerle büyüdük. Mahir Özkan’la aynı kuşağa mensubuz, ikimiz de Hemşinliyiz ve ikimiz de bu hikayelerle büyüdük.


En sevdiğim tek kardeşim

Biz küçükken büyüklerimiz (babaanne, dede, büyük teyzeler kuşağı) pek öyle siyaseten doğru olma kaygısı gütmezdi. Dan dan konuşurlardı. Şimdi çocuk yetiştirme konusunda herkesin uyardığı mevzulara bodoslama dalarlardı. En sık sordukları soru nedense, “En çok kimi seviyorsun, anneni mi babanı mı,” olurdu. Yaşıtlarım için bu nasıl bir soruydu bilemiyorum ama bana çok saçma gelirdi.


Kendi divanında

Engin Geçtan dendiğinde aklınıza ilk gelen nedir? Psikoterapist? Yazar? Doktor? Ya da meraklı bir kedi? Engin Geçtan bugüne dek yazdığı romanlar ve edebiyat dışı kitaplarla bunların hepsi kuşkusuz; fakat elbette bunlardan ibaret de değil. Çünkü Rastgele Ben'de karşılaştığımız Engin Geçtan hayatının başında, merakının peşinde gencecik bir adam.

 


Türkiye'nin üzerinden uçan bir planör

Gediz, 60’ların İstanbul’unda “Arnavutköy’ün üst taraflarında, çilek tarlalarının içinden geçilen, yukarı taraflardaki küçük, ahşap bir evde” dar gelirli ailesi ile birlikte yaşayan lise öğrencisi bir gençtir. Dayıları zenginleşmiş, teyzeleri ise zengin damatlarla evlenmiştir. Kuzenleri ile ilişkisi de bu sınıfsal farklılık temeli üzerinde yükselir.


Rüzgara yazı yazmak ya da mektup kağıdının sesi

Uzun bir günün sonunda apartmanın kapısını açıp içeri giriyorsun. Kendini bir an evvel eve atmanın telaşıyla, hızlı adımlarla ilerliyor ve hemen girişte yan yana dizili posta kutularının önünden kafanı dahi kaldırmadan geçiyorsun. Sana ait posta kutusunun üzerindeki 5 rakamının boynu bükük.

Kulis

Bir Rüya Gibi Dağılacak Olan Hokkabazlar Dünyasında Yaşıyoruz

ŞahaneBirKitap

Kaan Burak Şen, yavaştan genç yazar olarak anılmanın sonuna doğru geliyor; Mutlu Kemikler üçüncü kitabı… Kafası bir hayli tuhaf. Şimdilerde bir roman yazdığı da söyleniyor, fakat öncesinde belirtmekte fayda var: Mutlu Kemikler öykü derlemesi henüz çıktı, pek başka bir kitaba benzetilecek bir havası da yok bu kitabın.

Editörden

Tıp ve edebiyat ilişkisi, tıbbın insanla olan ilişkisi gibi tarih boyunca şekil değiştirmiş, her dönem yeni yaklaşımlarla genişlemiştir. Tıbbın tarihi, insan acılarının da tarihidir aslında. Edebiyatın içinde kapladığı yer, diğer bilim dallarından hep daha büyük olmuştur tıbbın.