Şahane Bir Kitap Arşivi
Şahane Bir Kitap // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Bir yeniçeri düşünün ki, babasından kalan araziye el konulduğu için eline kalemi alıp divan-ı hümayuna başvurmakta... Ya da yiyip içtiklerini bile günü gününe yazan Balat şeyhi bir derviş karısının ölümünü yazmakta … Evlenmeyi reddeden entelektüel bir Osmanlı kadınının rüyalarına ne dersiniz peki?
//php print_r ($fields); ?>
Siz hiçbir yerinizi kestiniz mi? Öyle kazara falan değil; bilerek ve isteyerek, belki çok da acıtmayan küçücük bir kesik açtınız mı bedeninizde. Ya da sadece böyle bir şey yapmayı içinizden geçirdiniz mi? Bedenini kesmek bir tür akıl hastalığıdır, sapkınlıktır dediğinizi duyar gibiyim, peki kesikleri geçeyim, ya dövme veya piercing? Birden fazla kulak deldirme işlemi?
//php print_r ($fields); ?>
Ne vakit Türk edebiyatının üzerine oturduğu modernleşme endişesi üzerine düşünsem, rüyalarım gelir aklıma. Sözde yetişemediğim hayati sınavlar; kaçırdığım vapurlar, otobüsler; yetiştiremediğim ödevler ve yazılarla dolu, dekoru farklı, ruhu hep aynı rüyalar...
//php print_r ($fields); ?>
Türk edebiyatının kanımca en “garip” yazarlarından biri Hüseyin Rahmi Gürpınar. Etkileyici, sürükleyici, mizahi ve bir o kadar karanlık fantastik romanlar yazmıştır. Neden? Fantastik diye bir şey olmadığını kanıtlamak, fantastiği ortadan kaldırmak için! Ömrünü ve edebiyatını; aklın, bilimin ve mantığın üstünlüğünü kanıtlamaya, dış-somut gerçekliğin mutlaklığını işaret etmeye adamıştır.
//php print_r ($fields); ?>
Bu hafta, küçük bir değişiklik yapıp size şahane bir kitaptan değil, şahane kitapları da olan şahane bir kadından söz etmek istiyorum. Adı, Vandana Shiva, uluslararası tanınan bir çevre aktivisti ve bilim insanı.
//php print_r ($fields); ?>
“Ancak sözcüğü, sandalyenin altına gizlenmiş afacan bir çocuk gibidir. Henüz görmediğiniz sözcüklere mürekkep sevk eder. Ve sözcükler, kağıdın üzerinde akar, sınırı aşar gider. Son diye bir şey yok. Öyle düşünüyorsanız, doğaya kanmışsınız demektir. Sadece başlangıçlar vardır. İşte bu da o başlangıçlardan biri.”
//php print_r ($fields); ?>
Adı “Sinek Isırıklarının Müellifi”. Hiç acıtmayan, bizi durdurmayan, hayatımızı sekteye uğratmayan ama işte hep orada, varlığını hep hatırlatan, hafif ama sinsi bir ısrarcılıkla yerinde duran şeyler, sinek ısırıkları… Aslında Barış Bıçakçı sadece bu romanında değil, kaleme aldığı diğer romanlarda da sinek ısırıklarının yazarı olmaktan mustarip.
//php print_r ($fields); ?>
“Bilişsel inşacılık”... Bilmem aramızda bu kuramı duyan var mı... Ancak şu kadarını söyleyeyim, duymayanlar için, vakit gelmiş de geçiyor bile... Şilili iki ilginç bilim adamı Humberto R. Maturana ve Francisco G. Varela bundan yirmi yıl kadar önce kafa kafaya verip insanın bilişsel yetileri hakkında çığır açan bir kuram ortaya atmışlardı.
//php print_r ($fields); ?>
Hastalandığında, kökü oynadığında, yerini artık sevmediğinde, beklediği rüzgarlar gelmez, istediği yağmurlar artık yağmazken, bir şeyler onu çok ama çok incitmişken ya da kim bilir başka hangi nedenlerden, içine kapanırmış ağaçlar.
//php print_r ($fields); ?>
“Dr. Watson size yazmaz; alazlı bir şömine ateşinin karşısından Kral VII. Edward dönemine has bir nezaketle sizinle konuşur. Sesinde sınırlar ve yapmacıklık yoktur. (…) İnce duygular Dr. Watson’ın kafasını karıştırır. Sanattan anlamaz. Yine de tıpkı yaratıcısı gibi gelmiş geçmiş en büyük öykü anlatıcılarından biridir. Sahneyi Holmes’a bıraktığı nadir anlarda Watson’ın geri dönmesini bekleriz.