Şahane Bir Kitap Arşivi
Şahane Bir Kitap // En çok okunanlar
//php print_r ($fields); ?>
Kahraman mitinin peşinde koşar fantastik edebiyat, insanı insan yapan boşlukların, çatlakların içine sızmaya, oradan da yaşamı var eden temiz ve yüce bir şeyler çıkartmaya çalışır. Olağanüstünü, maddesel gerçekler gibi sağduyuyla kabullenir, içinde eritir. Ortaya çıkan, büyü dediğimiz şeydir.
//php print_r ($fields); ?>
Bilenler bilirler 1984 yılında bir sanat eleştirmeni ve felsefeci olan Arthur C.Danto, çıkmış altmışlı yıllarda sanatın bittiğini ilan etmişti.
//php print_r ($fields); ?>
“Her bahar zambaklar açmaya başlayınca –bir emre itaat edercesine- onların resmini yaparım. Böylesine buyurgan başka bir çiçek yoktur. Belki de taçyapraklarının açılış tarzıyla ilgili bir şey bu, adeta önceden basılmış gibi. Zambaklar kitap gibi açılır. Aynı zamanda mimarinin en küçük ve en mükemmel yapı sanatı örneğidirler.
//php print_r ($fields); ?>
“Lavinia”, erkeğin dilinde hapsolmuş, kahramanlar çağının kahraman olamamış kahramanı, sessiz, dilsiz, soluk bir görüntü. Bir kadın, bir kraliçe; kadim Roma İmparatorluğunun temelini atacak kralların dölyatağı... Lavinia gölgelere ait belki, ama gölgelerin de bir var oluş şekli var, onları gören gözler, gördüklerini yazan kalemler... Fantastik edebiyatın büyükannesi, yaşlı dişi kurdu Ursula K.
//php print_r ($fields); ?>
Bu dünyadan kurtulmak ve diğer dünyalara uçmak! İşte fantastiğin çıkış noktası. Kulağa sınırsız ve çılgınca geliyor, biliyorum. Ama gel gör ki tam olarak sınırsız bir hareket değildir fantastik yazarının yaptığı. Aklın aradığı en uç noktalara doğru kontrollü bir gidiştir onunkisi.
//php print_r ($fields); ?>
Bilmem ki siz de benim gibi, geçirdiğimiz dünün ardından dişil bir dünya bilgisinin eksikliğini iliklerinize kadar hissediyor musunuz? Çıkış yolunun siyasi- toplumsal erkle, güçle, kâr- zarar hesaplarıyla, kılıçla, asayla açılmayacağını bir kez bir kez daha hüzünle fark ediyor musunuz?
//php print_r ($fields); ?>
Evrene bakıp yıldızların ışığını görmek ne kadar güzelse, yıldızların ışığında insanın karanlığını bulmak o kadar adetten… Bu karanlıkla yüzleşmeye gelince, bakın işte belki de en zoru o. Bu zorlu işi yıllardır bizim yerimize bilimkurgu yazarları yapıyorlar neyse ki. Onların arasına bir yenisinin eklenmesine kimin itirazı olur ki…
//php print_r ($fields); ?>
Henry Miller, malumunuz, bir başka adam... Evet, o sıra dışı yaşamıyla, sanatla ve sanat camiasıyla kurduğu farklı ilişkilerle bir başka...
//php print_r ($fields); ?>
Yaşam ve ölüm arasında dolaşan bir aracı, bir arabulucu, iyileştiren, şifa veren, geçmişi bilen, geleceği gören, öykü anlatıcısı, şair ve şarkıcı; yani şaman… Yani, bir topluluğun hem mistik olarak hem de gündelik hayat içinde ihtiyaç duyabileceği her şey...
//php print_r ($fields); ?>
XIX. yüzyılın sonu ile XX. yüzyılın başı, bazıları için çok farklı anlamlar ifade edebilecek bu zaman aralığı, dünya üzerindeki hemen tüm kadınlar için tek bir şeyi işaret eder: Uyanış. Üstelik hem aklın hem de ruhun uyanışı. Nasıl olmuşsa olmuş, kadınlar gündelik yaşamın, toplumsal koşulların değişmesi gerektiğine karar vermiş, değişim için kolları sıvamışlardı.